Orhan Pamuk'un 'en renkli ve en iyimser romanim', dedigi 'Benim Adim Kirmizi',1591 yilinda Istanbul'da karli dokuz kis gununde geciyor. Iki kucuk oglu birbirleriyle surekli catisan guzel Sekure, dort yildir savastan donmeyen kocasinin yerine kendine yeni bir koca, sevgili aramaya baslayinca, o sirada babasinin tek tek eve cagirdigi saray nakkaslarini saklandigi yerden seyreder. Eve gelen usta nakkaslar, babasinin denetimi altinda Osmanli Padisahi'nin gizlice yaptirttigi bir kitap icin Frenk etkisi tasiyan tehlikeli resimler yapmaktadirlar. Aralarindan biri oldurulunce, Sekure'ye asik, teyzesinin oglu Kara devreye girer. Istanbul'da bir vaizin etrafinda toplanmis, tekkelere karsi bir cevrenin baskilari, pahalilik ve korku hukum surerken, geceleri bir kahvede toplanan nakkaslar ve hattatlar sivri dilli bir meddahin anlattigi hikayelerle eglenirler. Herkesin kendi sesiyle konustugu, olulerin, esyalarin dillendigi, olum, sanat, ask, evlilik ve mutluluk uzerine bu kitap, ayni zamanda eski resim sanatinin unutulmus guzelliklerine bir agit. |
10 Mayıs 2007 Perşembe
Benim Adim Kirmizi
Gönderen
Admin
zaman:
03:30
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

0 yorum:
Yorum Gönder