26 Mayıs 2007 Cumartesi

Kuramda ve Uygulamada Halkla İlişkiler

Alaeddin AsnaBu kitap okuyanı P. R. uzmanı yapıverecek bir tılsım kutusu değildir. P. R. uzmanı olmak, kitapta verilen temel bilgilere, deneyimi, sabrı, düş kırıklıklarını, heyecanları, yeni yöntemleri ve gelişmeleri ekleyerek edinilen birikimleri gerektirir.Elinizdeki kitap, uygulayıcılara, mesleğe ilgi duyanlara ve halkla ilişkiler öğrencilerine P. R. konusunda temel bilgiler vermeyi amaç edinilerek hazırlandı....

Hindistan / Yuvarlak Dünyanın Köşeleri

Bülent DemirdurakYuvarlak Dünyanın Köşeleri serisi kitapları, sizleri gidilen yerde yaşayacaklarınızla ilgil olarak bilgilendirecektir. Ülkeye ayak bastığınz andan başlayarak şehir merkezine nasıl gideceğinizi, metro ve otobüs sistemlerini, gidilen ülkenin mutfağını, restoranlarını, tarihi yerlerini, müzelerini, mağazalarını, danslarını, sokaklarını ve de en önemlisi insanların rehber ve gezgin gözüyle anlatmaya çalışacaktır.Yabancı diyarlarda, en güzel anıların kişisel deneyimler olacağını unutmadan, vaktiniz...

Güzel Cilt / Sağlık, Bakım ve Güzellik Çözümleri

İngrid Wood,Gül PınarGüzel Cilt, cildin yapısı ve fonksiyonlarını, özel durumları, farklı etnik ve cilt tiplerinin ihtiyaçlarını, dikkatimize sunmaktadır. Ayrıca şu değerli bilgileri içermektedir.Mükemmel bir cilt bakımının püf noktaları ve temel uygulamalarGüneş dostunuz mu yoksa düşmanınız mı?Problemli ciltler ve bakımıAkne, egzema, psöriasis sedef, tanı ve tedaviYeniden canlandırma terapileri ve kimyasal tedavilerVücut bakımıSağlıklı yaşam, dengeli beslenme ve stres atma teknikleri...

Thomas More ve Ütopyası

Oğuz Özügül,Karl KautskyBenim Thomas Moore'um, Marks ve Engels'in Alman öğrencilerinden birinin, ustalarımızca geliştirilen materyalist tarih anlayışına dayanarak yayımladığı ilk kapsamlı tarihsel çalışmadır. Bir zamanlar pek dikkate alınmayan bu anlayış o günden sonra sosyal demokraside ve onunla birlikte tüm popüler düşünceye egemen bir yöntem haline gelmiştir, ne ki bu anlayışa yönelik eleştirel saldırılar da aynı ölçüde artmıştır ve bu saldırılar sadece rakiplerimizden gelmiyordu. Ancak bütün bu eleştiriler ve buna...

Bütün Öyküler

Kemal Bekirİzmir'de Fikirler adında bir sanat dergisi çıkıor..O dergide yeni şairler, yeni hikayeciler tanıdım. Mesela hikayecilerden Kemal Bekir Manav'ı sevdim.Melih Cevdet Anday, VarlıkYeni yazılmışcasına etkili, özel gözlemlere dayalı insan incelikleri. Anlatımında hiçbir zorlama yok, kendiliğinden akan yalınlık ve konuşturma gücü.Rauf Mutluay, Varlık Yıllığı"...tutarlı, özüne bağlı, insan gerçeğin can alıcı noktalarıyla yakalamasını başarabilmiş hikayeler. Yazar, konuşma dilini çok iyi kull...

Balkanlarda Savaş

Sevgi Tamgüç,John Reed,F. Burak AydarKan ve soykırım, terör ve açlık, bugünün Bosna'sının korkunç gerçeği. İşlenen bu suçlar 1915'de de aynıydı ve halkların halklara karşı uyguladıkları zulüm ve barbarlık aynı şekildeydi.Birinci Dünya Savaşı'nın sıcak günlerinden arkadaşı Robinson ile birlikte savaş ve sert ihtilaflardan acı çeken Balkanları dolaşan John Reed, Türkiye'ye de gelir. Tifüsten kırılan eskerleri, Avusturya birliklerinin altüst ettiği köy ve kasabaları, Doğu'dan gelen Kazakları, gettolardaki Yuhudileri, Rus ordusunun s...

Eski Yunanca Dilbilgisi ve Cümle Yapısı

Dr. Sema SandalcıBu kitap, Eski Yunanca üzerine bilgi edinmeyi isteyenlere yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır.Özellikle Anadolu, Ege ve Akdeniz'in tarihi ve beşeri coğrafyasını kaynaklardan doğru öğrenmede Eski Yunanca yazılı eserlerin önemli yeri vardır, bu dili öğrenmek, ana metinler üzerinde çalışmak için de yararlıdır. Ayrıca Eski Yunan dilinin yapısı ve kelime zenginliği, köken izler taşıdığı için bir dil meraklısına da bulamaca havasını yaşatmaktadır.Kitabın üç şey bakımından yararlı olması esas al...

Kimliğini Arayan Meşrutiyet

Ayfer ÖzçelikMehmet Tevfik Efendi (Malatya), Biz Kanun-ı Esasi ile evimizin temelini attık. Fakat bununla iş bitmiyor, odalar yapmak, duvarlar örnek lazım..Osmanlı Devleti'nin şimdi de, istikbalde ruhu İslamiyet'tir. Bu da inkar olunamaz. Fakat bu, Türkler'in bizimle kadeş olmadığı anlamına gelmez. Fakat bu, Türkler'in bizimle kardeş olmadığı anlamına gelmez. Kardeşiz, hem Rumuz, hem Hristiyanız, hem Osmanlıyız. Ben asıl Rum olduğum için, en halis Osmanlıyım. Halis bir Hıristiyan olmasaydım, İslam'ın ulv...

Dünden Bugüne Yurttaşlık / 21.Yüzyılda Yurttaşlık, Ulusal Devlet ve Küreselleşme

Eren Deniz (Tol) GöktürkTürkiye'deki modernleşme projesi de Avrupa'nın kıyısında, Avrupa'nın siyasal tarihinden, sınıf çatışmaları ve toplumsal mücadeleler tarihinden oldukça farklı özellikler gösteren bir tarihsel coğrafya'da modern bir ulusu inşa etmeyi ve bu süreçte modern topluma özgü kurumları, modern yurttaşlık kavram ve eylem biçimlerini yerleştirmeyi hedeflemiyor muydu? Bu proje, içinde barındırdığı dışlayıcılıklar ve başarısızlıklar bir yana, "yurttaşlık" temelli bir toplumsal aidiyet zemini yaratmakla ilgil...

100 Soruda Sosyoloji El Kitabı

Doğan Ergun1973'teki ilk baskısından bugüne kadar 100 Soruda Sosyoloji Elkitabı ülkemizin yetiştirdiği pek çok sosyolog ve sosyal bilimci için bir başucu kitabı olmuştur. Türk sosyal bilim camiasında bir 'klasik' olarak nitelendirilen bu kitap, sosyoloji eğitiminin her aşamasında faydalı temel bir kaynak, toplumsal bilimlerle ilgilenenler için ise önemli bir eser olma özelliği taşımaktadır.Kitapta, gerek sosyolojik kavram, kuram ve yöntemler; gerek sosyolojinin kurucuları, dalları ve diğer toplumsal bi...

Modern Zaman Hastalıkları

Prof. Dr. Ahmet Rasim KüçükustaHayykitap şimdi de Acil Serisi'nden çıkan yeni kitabı "Modern Zaman Hastalıkları" ile şehir yaşamının sağlımıza çıkardığı ağır faturayı ortaya koyuyor. Evet! Şehirli olmanın da bir bedeli var.. Astım, kamusal alan alerjisi, reflü, klima ateşi, hasta bina sendromu, janjanlı paket hiperaktivitesi, lejyoner hastalığı, İstanbul bronşiti, cep telefonu alerjisi ve modern yaşamın getirdiği diğer "yeni" hastalıklar...Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta yazdığı "Modern Zaman Hastalıkları" isimli kitapta;...

Türk - Ermeni İlişkilerinde Tarihi Gerçekler Belgeler ve Tanıklarla

Aysel Ekşi1914 Kış- 1915 ilkbahar aylarında biz Kafkaslardaki bütün Ermeniler ittifak Devlerinin tam bir zafer kazanacağından ve Türkiye'nin yenilip parçalanacağından çok emindik. Ermeni halkının bağımsızlığına kavuşacağına inanarak büyük ümitlere ve coşkuyla ayaklandık.Ermeni Başbakanı Ovanes/Katchaznouni -1923 BükreşErmenilerin soykırım iddialarının arkasında Türkiye'den toprak koparma talebi vardır. Bunun en somut delili de Ermenistan'ın 1991 Bağımsızlık Bildirgesidir. Bu bildirgede, Doğu Anadolu...

Bebeklerde ve Çocuklarda Sağlıklı Ruhsal Gelişim

Prof. Dr. Stanley I. Greenspan,Naney Breslau LewisGreenspan bu kitabında zekanın ve duygusal büyümenin haritasını çiziyor. Son yıllarda bilim dünyasını heyecanlandıran beyin ve zihin gelişimi üzerindeki tüm bulumların altını çizerek, ebeveynlere, bu bulumları ve olasılıkları, pratik gerçeğe nasıl uygulayabilecekleri konusunda gerekli bilgileri veriyor.Bu kitabı okumakla, ebeveynler, bir bebeğin ip uçlarını okumayı, eriştikleri her gelişimsel kilometre taşlarını tanımlamayı ve oyun, yemek zamanı, disiplin hatta tartışırken, her durumda; bilişsel...

Gazetecilikte Son Yazılarım 4

Hüseyin Rahmi GürpınarBu eserde H. R. Gürpınar'la yapılan otuz söyleşi ile Paul Bourget'den, Andre Corneli ismindeki çok güzel, sürükleyici bir roman yer almaktadır. Bu Roman 5 Temmuz 1894 te İkdam'ın ilk sayısından başlayarak tefrika edilmiş ve 18 Ekim 1894 te 73 üncü sayısında son bulmuştur. Kitap olarak ilk kez bu eserde yer almaktadır. Söyleşiler ise Gürpınar'ın kişiliğini ve bilinmeyen yönlerini yansıttığından hayli enteresandır....

Sefile

Halid Ziya UşaklıgilYazarın ilk romanı Sefile 1886 - 1887'de gazetede tefrika edilmesini rağmen devrin sansürünün izin vermemesi yüzünden kitaplaşamamıştır. Bu roman aşkı yüzünden iffetini kaybedip fuhuşa sürüklenen ve trajik bir şekilde ölen bir Müslüman Türk kızı anlatır. Fuhuş alemlerinde yaşayan genç Türk kadınlarını anlatması eserin yasaklanmasının başlıca sebeplerinden birisi olmuştur; diğer bir sebepte Sefile'nin kahramanının kadın hakları konusundaki cüretkar söz ve davranışıdır....

'Hayırsever Terrorist'in gerçek yüzü

ABD'nin "terorist" Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın "kefiliyim" dediği esrarengiz adam Şeyh Yasin El Kadı. Birleşmiş Milletler'in "terör finansörleri" listesinde adı geçen El Kadı ve kapalı kapılar ardından olup bitenler. Deneyimli gazeteci Nedim Şener, konu hakkında bugüne kadar bilinmeyenlere ışık tutuyor Hayırsever Terrorist adlı kitabında.


Terör finansörü olmakla suçlanan ve Usame Bin Ladin ile yakın ilişkileri bulunan Yasin El Kadı'nın İstanbul'daki ilişkileri gözler önüne seriliyor kitapta.
Uzun yıllar öncesinden bugüne taşınan ve soru işaretleri yaratan bu ticari ilişkiler Maliye Müfettişleri tarafından hazırlanan bir raporla tespit ediliyor.
Kitapta Başbakan'ın danışmanı Cüneyd Zapsu'nun Yasin El Kadı'nın hesabına para yatırdığını tespit eden MASAK Müfettişleri'nin rapor hazırlama sürecinde karşılaştıkları engellemelere de yer veriliyor.
Hayırsever Terrorist'te Yasin El Kadı'nın bir çok ülkede El Kaide'yle bağlantılı olan vakıf ve şirketlerle ilişkisini de ayrıntıları ve belgeleriyle gözler önüne seriyor Nedim Şener.
Deneyimli gazeteci kitapta 'bir hukuk devleti olan Türkiye niçin uluslararası hukuk kuralları doğrultusunda hareket etmiyor?', 'Türkiye Cumhuriyeti'nin savcıları hangi belgeye dayanarak hayırsever işadamları' deyip El Kadı hakkında takipsizlik kararı veriyor? gibi birbirinden ilginç sorulara cevaplar da arıyor.

HANGİMİZ UĞRAMADIK SANKİ HAKSIZLIKLARA

'Hangimiz Uğramadık Sanki Haksızlıklara?' Perihan Mağden'in Aktüel dergisinde yayımlanmış yazılarından oluşuyor. 'Tutan Kadın/Akıtan Kadın' başlıklı yazıdan bir alıntı: "Geçenlerde, Dibe Vurma Anlarından Biri'nde olmalıyım ki, Türkçe Pop çalınan kanallardan birinde eşeleniyordum. Türkçe Pop'a düştüğümüz zamanlar bittiğimiz zamanlardır, ey sizler de Naim Dilmener olmayan (normal) okur! Nilüfer her zamanki gibi güzel bir-iki elbisenin içinde, GüzelKadınGüzelKadın "karar verdim" adlı şarkısını söylüyor. Hani kimse onu giden kadar incitmemişti. Hani o karar verdi O işi (ilişkiyi) bitirmeye de, yeni bir aşkın ortasından dalıp geçmeye de. O şarkı. (...)"

FOTOĞRAFLARLA NÂZIM HİKMET

'Fotoğraflarla Nâzım Hikmet', şairin yaşamının çeşitli dönemlerinden yansımalar getiren 311 fotoğrafından oluşuyor. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'nın uzun çalışmalar sonucu bir araya getirdiği fotoğraflar, şairin sevenleriyle araştırmacılar açısından önemli bir özelliğe sahip. Bu albümde, Nâzım Hikmet'in bebekliğinden yaşlılığına kadar süren hayatını bulmak mümkün. Bunun dışında, şairin babası Hikmet Bey, annesi Celile Hanım, kızkardeşi Samiye, Piraye Hanım ve Muammer Karaca gibi isimlerle, şairin tutuklu bulunduğu ya da hüküm giydiği cezaevlerinin fotoğrafları yer alıyor.

GÖKYÜZÜNDE YANLIŞ GEZEN YILDIZLAR

Ali Erdoğan, Kabare Dev Aynası Yayınları, şiir, 63 sayfa
'Bildiğin Gibi Değil', 'Sahibinden Az Kullanılmış Yürek', 'Bırak Bu Uyakları' ve 'Sütunumun Kenarı', Ali Erdoğan'ın daha önce yayımlanmış şiir ve mizah kitapları. 'Gökyüzünde Yanlış Gezen Yıldızlar' ise kendisinin yeni şiirlerinden oluşuyor. "Hayat Yaz Boşluk Bırak' isimli şiirden bir alıntı: "Karşıdan gelecek hamlelere/ odaklamışsın kendini/ Birinin, işini/ bitireceğinden korkuyorsun!/ Ensende duyduğun soluk/ tedirgin ediyor seni/ Kılıfının içinde/ uslu uslu oturuyorsun.// Ortada bırakmıyorsun/ sana ait şeylerin zerresini/ ciğerinin okunmasından/ rahatsızlık duyuyorsun./ (...)"

KIRMIZI KARANFİL

Reşat Enis, Yordam Kitap, roman, 256 sayfa
İlk kez yayımlanan 'Kırmızı Karanfil', 1984 yılında ölen Reşat Enis'in son romanı. Reşat Enis, Türkiye gerçekçi edebiyatında önemli bir isim. Yaşar Kemal kendisi için, "romanımızın temel taşlarından birisi" diyor. Fakat son dönemde yazara dair ilgi oldukça azaldı. Çünkü bu romanın yayımlanması, yazar 'yayımlansın' şeklindeki vasiyetine rağmen, yirmi iki yıllık bir gecikmeden sonra yayımlanabildi. Romanda gerçek ve kurgu birbirine karışmış. Bunun en önemli nedeni, kitabın birebir roman türüne dahil olmasından çok, bir anı-roman olarak kurgulanmasından kaynaklanıyor. Roman, yakın dönem İstanbul'unun tüm çarpıklıklarını gerçekçi bir üslupla, bir gazetecinin gözünden okuyucuya sunuyor.

ANA HATLARIYLA TÜRK ŞAMANLIĞI

Prof. Dr. Fuzuli Bayat, Ötüken Yayınları, inceleme, 304 sayfa
Prof. Dr. Fuzuli Bayat'ın 'Ana Hatlarıyla Türk Şamanlığı', şamanlığın felsefi-ontolojik temellerini ortaya koymayı amaçlıyor. Şaman'ın büyücü mü, sihirbaz mı, otacı mı, kahin ya da papaz mı olduğu tartışılan bir durum. Bayat bu kavramların Türk Şamanlığı'nı basitleştirdiğini ve Şamanlığın bu kadar basit kavramlarla açıklanmasının mümkün olmadığını ifade ediyor. Bayat, Şamanlar hakkında söylenen efsane, memoratlardan ve Şamanların söyledikleri dua-alkışlardan; ayrıca bu konu hakkında yazılan çok sayıda kitap ve makaleden yola çıkarak yazdığını belirtiyor. Çalışma konusu için, tarihi süreç, icra ortamı, sosyal yapı ve antropolojik olgu bir arada yürütülmüş

AVRASYACILIK: TÜRKİYE'DE TEORİ VE PRATİĞİ

Avrasya konusu son dönemlerde uluslararası ilişkilerde en çok karşılaşılan kavramlardan biri. Bu kavram, bir uluslararası alanı tanımlamanın ötesinde, uluslararası arenada ağırlığı olan bütün devletlerin stratejilerinin de anahtar kavramı. Mehmet Perinçek'in 'Avrasyacılık'ı ise Avrasya'ya yelken açmanın stratejik adı oluyor. Çünkü, genel kanıya göre Türkiye'nin bu coğrafyada yer alması, Atlantik'e ulaşması anlamına da gelecektir. Perinçek bu stratejinin, "Kurtuluş Savaşı gibi dünya dengelerini etkileyecek önemde" olduğunu ileri sürüyor ve bunun için, Türkiye'nin ABD ile değil, Avrasya'nın yerel güçleriyle ittifak yapmasını sağlayacak teoriler sunuyor.

CANIM ACIYOR BABA

Deniz Kavukçuoğlu, Can Yayınları, öykü, 125 sayfa
Deniz Kavukçuoğlu'nun 'Canım Acıyor Baba' isimli kitabı, yazarın on üç öyküsünü bir araya getiriyor. Sıradan insanın hayatından alınan bu öyküler ilk aşkların heyecanı, cinsel deneyimlerin verdiği yürek çarpıntısını, aldatmaları, öykü kahramanları için unutulmaz olan birliktelikleri, akıl yitimlerini ve vicdan azabı gibi birbirinden değişik konuları ele alıyor. Özellikle kitaba ismini veren öykünün kendine has bir tadının olduğu söylenebilir. Öykünün baba kahramanı Seyfi ve kızı arasındaki yaşanmışlıklar, babayı ölene kadar bir hesaplaşma ve vicdan azabını içinde bırakacaktır. Deniz Kavukçuoğlu'nun öyküleri, gerek dili ve gerekse işlediği olaylarla ilgi çekici

LİBERALİZMİN FELSEFİ TEMELLERİ

Francisco Vergara, Bülent Arıbaş, İletişim Yayınları, siyaset, 216 sayfa
Francisco Vargara, 'Liberalizmin Felsefi Temelleri'nde, bu akıma öncülük etmiş isimlere odaklanıyor ve 'Liberalizm ve Etik' konusunu masaya yatırıyor. Klasik liberalizmin felsefi temellerini oluşturanlar denince Condorcet, Adam Smith, John Stuart Mill, John Locke, Jeremy Bentham ve David Hume akla ilk gelen isimlerden. Günümüzde, insan haklarının, özgürlüğün savunulmasında bir referans olarak varlığını koruyan klasik liberalizm ile insanın vahşi ve dizginlenemez hırslarının meşrulaştırıcısı olarak kullanılan bir liberalizmden bahsedilebilir. Vergara'nın bu kitabı, bu iki farklı liberalizm ailesini ayıran derin farkları açıklamayı amaçlıyor.

4 TEMMUZ

James Patterson, çeviren: Meriç Güvenç, Altın Kitaplar, roman, 400 sayfa
Jammes Patterson'un '4 Temmuz'u, yazarın diğer eserleri gibi polisiye özellikleri baskın olan bir roman. Burada Patterson'un kahramanı Teğmen Lindsay Boxer üzerinden "meşru müdafaa"yı sorguluyor. Burada Boxer, meşru müdafaa yaparken silahını ateşler ve bu, bağlı olduğu San Fransisco Polis Departmanı'nın itibarını kaybetmesine, kamuoyunun ikiye bölünmesine ve bir ailenin mahvolmasına yol açacak olaylar zincirinin başlangıcı olur. Boxer, mahkeme öncesi inzivaya çekilmişken bir dizi cinayet işlenir ve bu cinayetleri çözmek için yeniden devreye girmesi gerekecektir. James Patterson'un bu romanı, yazarın 'Kadınların Cinayet Kulübü' isimli dizisinin dördüncü kitabı.

GÜMÜŞSUYU PAPATYALAR

GÜMÜŞSUYU PAPATYALAR
Atilla Birkiye, Plan B Yayınları, roman, 163 sayfa
'Gümüşsuyu Papatyalar', kahramanı Atilla'nın yazdığı tek kişilik oyunu, uygun bir oyuncu bulana kadar gün ışığına çıkarmamasını hikâye ediyor. Dolayısıyla roman, aslında biraz da oyun içerir. Kahramanın günün birinde bu rol için uygun olduğunu düşündüğü Selma'yla tanışması, 'kahramanını bekleyen oyunun' da oynanmasını mümkün kılacak gibidir. Bu ismin oyunda oynamayı kabul etmesinden sonra, romana Kemal isimli karakter de dahil olur. Bir roman yazarı olan ve buhranlı günler yaşayan Kemal, Atilla'yla karşılaşınca 'Gümüşsuyu Papatyalar'ın renkli dünyasına girer. Atilla Birkiye'nin bu romanı, üç kahramanı ortak bir noktada birleştirmesi ve taşıdığı teatral özelliklerle ilginç.

King bu kez aşk romanı yazdı

Amerikalı ünlü korku romanı yazarı Stephen King (59) "Lisey's story" adlı bir aşk romanı yazdı.Romanının tanıtımı için on yıl aradan sonra Londra'ya gelen King'in romanında eşi Tabitha'dan esinlendiği belirtildi. King, kahramanı tanınmış bir yazarın karısı olan romanının otobiyografik olmadığını söyleyerek, roman kahramanı Lisey ile karısı arasında ve Lisey'in eşi Scott ile kendisi arasında farklılıklar bulunduğunu belirtti.


King, yeni romanında da ürkütücü ve karanlık görünümler bulunduğunu, "aksi halde bunun bir Stephen King romanı olamayacağını" söyledi.
King ayrıca, "Büyük kitaplar yazdım çünkü düşsel dünyama sığınmayı seviyorum" şeklinde konuştu.
32 yılda yazdığı 60 kadar kitabın 30'dan fazlası sinemaya uyarlanan ünlü yazarın eserleri 33 dile çevrildi ve 35 ülkede yayımlandı.

Kitapsızlığın sızısı

Kitap bir pencere aralığına konulduğunda, odadan içeri temiz hava girmesini sağlar... İnsan için de aynı işlevi yerine getirir... Okunduğunda, insan beyninin havalanmasına, oksijen kazanımıyla düşüncelerin yenilenmesine neden olur! Kitabı dışlayan insan, çiftliklerde beslenen tavuklar gibidir... Kanatları olsa da onları kullanarak uçmayı beceremez... Ancak, kitap okuyanlar uçabilir... Çevrilen her sayfa, bir kanat çırpımıdır özgür düşüncenin... İnsan dünyaya geldiğinde, doğadaki diğer canlılar gibi içgüdüleriyle yaşamı kucaklayamaz... Uzun bir süre eğitimden geçmesi, beyninin odalarını kullanmayı öğrenmesi gerekir... Yasaklanan ya da yakılan her kitap, beynimizdeki bir odayı açacak anahtarın kaybolması demektir! Aydınlık düşmanları, insanlık tarihi boyunca korkmuşlardır kitaplardan... Ama yine de, kitapların yakılışından ortaya çıkan alevin yüzlerini aydınlatmasına ve insanların onları tanımalarına engel olamamışlardır... Evet, kitap budur işte! Yakılırken bile aydınlatır gerçekleri!.. Kütüphanenin olmadığı bir ev soğuktur... Farksızdır kutuphaneden... Ve kar beyazlığının körlüğe yol açması gibi, kitapsızlık da düşünce körlüğüne yol açar... Nuh'un, tufanda yol alan gemisinde kitap okuduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz... Nuh'un gemisinde kitap olmadığını kimse iddia edemez... Aksi takdirde, kitap kurdu diye bir böceğin varlığından söz edilemezdi!.. Avrupa kentlerinde, tarihi eserlerin korunduğu, kentin inşaat alanına çevrilmesine izin verilmediği herkesçe bilinir... Paris, Roma ya da Berlin... Bu kentleri koruyan, metrolarında kitap okunmasıdır... Nasıl ki, bir ağacın kökleri toprağın altındaysa, kent korumacılığının kökleri de, yeraltındaki metrolarda kitap okuma alışkanlığındadır... Ancak sakinlerinin kitap okuduğu bir kent insan yaşamına uygun, sağlıklı bir yer olabilir...

200 YILDA 40 BİN KİTAP
İnsan ömrünün yaklaşık üç yılı tuvalette geçiyormuş. Bu zamanı kitap okuyarak değerlendirsek, ne dersiniz, çektiğimiz her sifonda kitap düşmanları da hak ettikleri yeri boylamazlar mı? İbrahim Müteferrika 1720'lerde matbaayı kurduğunda Avrupa 200 yıldır kitap okuyordu. İlk matbaadan Cumhuriyet'in ilanına kadar geçen 200 yıllık zaman diliminde basılan kitap sayısının 40 bin civarında olduğu söyleniyor... Günümüzde bir kitap neredeyse bu sayıda basılıyor. Yani, matbaanın ülkeye gelmesi kitap okuduğumuz anlamını taşımıyor. Biz, 1923 devrimiyle birlikte kitap okumaya başlayan bir milletiz. Cumhuriyet devriminin kazanımlarını yıkmak isteyenleri tanımamız bakımından bu tarihi çerçeveyi unutmamamız gerekiyor. Kendimize haksızlık yapmamalı ama!.. Biz, devlet dairelerinin bile kitap yayımladığı bir ülkeyiz. Bizde Karayolları Yayınları var!.. Tapu ve Kadastro Yayınları var!.. PTT bile kitap yayınlamıştır bizde!.. PTT'nin 261 no'lu yayınının adı şudur: "Türkiye'ye Girmesi ve Elden Ele Dolaşması Yasak Olan Kitap Adları"... Bu kitabı aramayın boşuna... Çünkü, o da yasaklanmış!!! İçmimar bir arkadaşım son 15 yılda pek çok villa tasarladığını ve çok para kazandığını söylemişti. Öyle ki, ev almış, arabasını yenilemiş, çocuklarını özel okullarda okutur olmuş... Ama, dertliydi arkadaşım. Çünkü, müşterilerinden hiçbiri evinin bir odasını kütüphane yapmasını istememiş ondan! Mitterand da Paris'e, kentin tarihi dokusunu bozmayacak şekilde dört tane gökdelen yavrusu bina kondurur. Dört bina da kütüphanedir ve açık sayfaları birbirine bakan dört kitap şeklindedirler!.. Biz ise İstanbul'a şarap açacağı şeklinde, iki burmalı kazığı layık görüyoruz! TÜYAP İzmir Kitap Fuarı'na doğru yola koyulmadan önce yazdım bu yazıyı... "Kitap", dedim ve başladım yazmaya... Bir şiirimle bol kitaplı günler diliyorum sizlere: Tutuklansa yurdumdaki böceklerin hepsi diğerlerinden ayrı bir hücreye konur kitap güvesi

Ağaoğlu'nun kitapları

Adalet Ağaoğlu, 1950'li yıllarda başlayan oyun yazarlığından 1970 sonrasında hız alan roman, öykü, deneme ve günce yazarlığına, Cumhuriyet dönemi edebiyatının en önemli kalemlerindendir. Ağaoğlu'nun bütün yapıtları yeni baskılarıyla edebiyatseverlerin beğenisine sunuluyor. Yazarın "Fikrimin İnce Gülü" adlı romanının 30. yıldönümünde diğer kitapları da yeni baskılarıyla tekrar raflarda. "Fikrimin İnce Gülü" ve Ölmeye Yatmak yazarın romana merhaba dediği ilk iki kitabı.
İlk kez 1973 yılında yayımlanan Ölmeye Yatmak Adalet Ağaoğlu'nun ilk romanı. Yazar romanında kullandığı geniş tarihsel akışları 'dar zamanlar'da keskinleştiren tekniğiyle Türk edebiyatına yeni bir soluk katmıştı. Ölmeye Yatmak, bir yanda otel odasında 'ölmeye yatan' Aysel'in kadın, öğretim üyesi ve aydın kimlikleri ekseninde kendisiyle hesaplaşmasına; öte yandaysa, 1938'den 1968'e, 'işbaşındaki' Atatürk sonrası Cumhuriyet kuşaklarının "düşlenen-olan" sarkacındaki bireysel ve toplumsal tarihlerine mercek tutuyor. İlk kez 1976 yılında yayımlanan "Fikrimin İnce Gülü" ise yazarın ikinci romanı. Yazar hem Almanya ve öteki olmak gerçeğine hem de sistemin insanı neye çevirebildiğini anlatıyor romanında. "Fikrimin İnce Gülü" içeriği, bakış açısı, kurgu ve anlatımıyla yazınımızdaki 'yolculuk' temasına başka bir boyut katarak kendinden sonraki yapıtlara öncülük etmiştir.
Ölmeye Yatmak ve "Fikrimin İnce Gülü" ne ek olarak Adalet Ağaoğlu'nun Dar Zamanlar üçlemesinin ikinci kitabı Bir Düğün Gecesi ve Sefa Kaplan'ın Adalet Ağaoğlu'nun yapıtlarından derlediği Okurunun Yazarı/Seçmeler de TÜYAP Fuarı'nda okuyucuyla buluşacak. Ağaoğlu'nun roman, öykü, deneme, günce ve oyun türlerindeki diğer yapıtları ise önümüzdeki aylarda yeni baskılarıyla kitapseverlerin beğenisine sunulacak.








İnsan eli değince

SİVRİSİNEK SAHİLİ
Paul Theroux, Çeviren: Şeyda Öztürk, MB Yayınevi, 420 sayfa.


Türk okur Sivrisinek Sahili'yle Paul Theroux ile tanışıyor. Dünya ise onu 80'li yıllardan bu yana tanıyor. Theroux'nun, 'ezici ve güçlü' bir karakter olan Allie Fox'u bize tanıştırdığı Sivrisinek Sahili, 'Beyaz Batılı'nın her şeyi daha iyi bildiği şeklindeki mitosu eleştiren bir kitap.
Sivrisinek Sahili, modern Amerikan banliyösünde başlar. Allie Fox, elleriyle parlak zekâsını açığa vuran, kafası yeni fikirlerle dolu bir insandır. Ancak modern dünyadan nefret eder. Evinde televizyon yoktur. Çocukların oyuncakları yoktur, eski elbiseler giyerler ve okula gitmezler. Allie, sadece para kazanmakla ilgilenen ve geleceği umursamayan patronu Polski'den nefret eder. En büyük oğlu Charlie'ye, "Etrafına bak, burası bir tuvalet" der. Fast food yemeklerden bıkmış ve nükleer savaştan korkmuştur. Allie Fox bu düşüncelerle kendine yeni bir dünya kurmaya karar verir. Medeniyeti terk eder ve ailesini yanına alarak Honduras cangıllarına doğru yola çıkar.
Allie Fox, Honduras'ın vahşi ormanlarının derinliklerinde Jeronimo adında bir kasaba satın alır. Eşi, ikiz çocukları ve henüz ilk gençliğini yaşamakta olan büyük oğlu Charlie onu kaygıyla izlemektedir sadece. Jeronimo'ya vardıklarında, onları çökmüş bir evden başka bir şeyin beklemediğini görürler. Eşi ve çocukları, bu manzara karşısında dehşete düşerken o son derece memnundur, çünkü buranın tek hâkimi o olacaktır. Ailesini ve kendisi için çalışan yerlileri kontrolü altına alır ve hep birlikte, yeni bir hayatı, yoktan var ederler. Ancak Allie'nin kontrol edemeyeceği şeyler de vardır ve çok geçmeden işler sarpa sarmaya başlar. Çözümü, orada kalıp yolunda gitmeyen şeyleri değiştirmekte değil, uzaklaşıp gitmekte bulur. Ailesiyle birlikte yer değiştirir ve yeniden başlar; tıpkı Amerika'dan çekip gittiği gibi... Özgür bir ülke/dünya yaratmak isteğiyle yola çıkan ütopist, bunun ancak ve ancak kendi özgürlük anlayışıyla sağlanabileceğine inanabilir. Sivrisinek Sahili'nin ana figürü Allie Fox da böyle bir girdabın içinde bulur kendini. Bütün dünyanın kendisine cephe aldığına ve sadece kendisinin dünyayı kurtarabileceğine inanan paranoyak obsesif bir karakterdir o. Allie Fox, hayatını yüksek gerilim içinde yaşayan, Amerika'ya ve Batı uygarlığına saldıran, modern hayata karşı savaşan ve kendisinin dünyadaki en son gerçek insan olduğuna inanan biridir. Vahşi ormanlarda, yeni bir hayat yaratma çabasında, etrafındaki herkesi, her şeyi kontrol etmeye çalışır. Sivrisinek Sahili, ütopyaların içinde barındırdığı kötücüllük olasılığına dehşet verici bir öyküyle tanık olmanın yanı sıra, Theroux'nun yarattığı en zeki ve benmerkezci antikahraman Allie Fox'u tanımak için de okunabilir.






Söz altındır!

SÖZ SÖYLEME VE DİKSİYON
Can Gürzap, Remzi Kitabevi, 2006, 197 sayfa.


Herkesin bir yolunu bulup sahne ve ekranlara kapağı atma yarışına girdiği zamanlarda, çoklukla es geçilen bir nokta var: Düzgün konuşma ve diksiyon. TV dizilerinde her sezon karşılaştığımız yeni yüzlerin yaptığı vurgulama, diksiyon, tonlama hataları kimi zaman kulak tırmalayıcı seviyeye gelebiliyor. Elbette ki düzgün konuşma sadece oyunculara özel bir gereksinim değil. Derdini anlatabilmek, doğru anlaşılmak isteyen her insanın buna ihtiyacı var. Kırk yıllık tiyatro geçmişini arkasına alan Can Gürzap, kitabı Söz Söyleme ve Diksiyon ile bu alandaki çalışmalara bir katkı sunuyor. Kitap, Gürzap'ın daha önce yedi baskı yapmış olan Konuşan İnsan kitabının genişletişmiş hali. Eğitim gördüğü Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde kendilerine düzgün konuşamayan bir oyuncunun başarılı olamayacağı bilincinin aşılandığını anlatan Gürzap, çalışmasıyla hocalarına da bir selam yollamış oluyor...
Söz Söyleme ve Diksiyon, sadece oyuncu adaylarına değil, bu konuda bilgi edinmek isteyen herkes için rahat anlaşılan ve yer verilen örnek çalışmalarla bir nevi kendi kendini eğitmeyi sağlayan rehber niteliğinde. Kendini ifade etme fonksiyonlarını; beden duruşu, beden anlatımı, konuşma, bilgi birikimi, duyulabilme, anlaşılabilme, fonetik ve diksiyon halkasında tanımlayan Gürzap, her bir fonksiyonun nasıl geliştirileceğini resimler ve örnek çalışmalarla açıklıyor. Okuyucunun diksiyon bölümünde, tiyatro eğitiminin eğlenceli vurgulama çalışmalarını denemekten keyif alacağına şüphe yok! Örneğin, 'evet' sözcüğünü 22 farklı cümlede, 22 farklı duyguda, dolayısıyla 22 farklı tonda kullanmayı denemiş miydiniz hiç? Tiyatro metinlerinden alıntılanan çalışma parçalarındaysa, tek tek her cümleyi, içerdiği duyguyu özümseyerek, anlamını karşınızdakine tam olarak nasıl aktarabileceğinizi göreceksiniz.
Gürzap, pek çok insanın karşı karşıya olduğu, konuşmadaki psikolojik sorunlara ve çözümlerine de yer veriyor. Korkma, utanma, heyecanlanma gibi faktörlerden kaynaklanan ve en çok da topluluk önünde konuşmada kendini gösteren konuşma sorunlarını aşmak için Gürzap'ın önerdiği basit alıştırmaları uygulamak, iyi bir ilk adım olabilir. Can Gürzap, okurlara topluluk önündekonuşma konusunda, birkaç küçük tüyo da veriyor. Önceden konuşma yapılacak ortamı görmek, konuşma günü parlak renkler giymekten kaçınmak, başlamadan önce burundan derin nefes alıp ağızdan vermek ve konuşmaya mutlaka bir 'merhaba' ile başlamak bunlardan birkaçı... Kitabı tamamladıktan sonra, sonda yer alan çeşitli yazı türlerinden parçaları, yüksek sesle konuşarak, eskisinden daha renkli ve hareketli bir şekilde okumaya çalışın, mutlaka fark olacaktır!

YENİ ÇIKINLAR

AŞKI BULMANIN VE KORUMANIN YOLLARI
Kürşat Başar, Everest Yayınları, roman, 249 sayfa
'Kış İkindisinin Evinde', 'Konuştuğumuz Gibi', 'Sen Olsaydın Yapmazdın, Biliyorum', 'Çok Güldük, Ağlamayın', 'İğreti Yaşamlar' ve 'Başucumda Müzik' Kürşat Başar'ın daha önce yayımlanmış kitapları. 'Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları'nın ise, 1996'daki ilk baskısının üzerinden on yıl geçti. "Yaşamım, birbirine yapışmayan birbirine geçmeyen parçalardan oluşuyor ve sanırım benim de istediğim bu. Her parçada yeni görüntüler bulmak, yeni hayallere dalmak, dünyayı yeniden keşfetmek... Yoksa, birleştirildiğinde ortaya kocaman, belirgin bir resim çıkan oyunları sevmiyorum ben. Bütün uğraşların sonunda resim tümüyle parçalansın, dağılsın ve sonsuza dek yeniden kurmaya çalışalım onu. Böylesine bir parçalanmayla yaşayabiliyorum ancak. Bu dünyaya, görüntüler durmadan değişmezse nasıl katlanılabilir ki?" diyen roman kahramanı, romanın 20. baskısıyla yeniden raflarda.







BABAM AZİZ NESİN
Ateş Nesin, Nesin Yayınevi, anı, 160 sayfa
Aziz Nesin, Türkiye düşün ve edebiyat dünyasının önemli bir ismiydi. Dolayısıyla Ateş Nesin'in, 'Babam Aziz Nesin' kitabının da "Keşke Aziz Nesin ölmeseydi" temennisiyle başlaması anlamlı. Aziz Nesin, anılarına 'Böyle Gelmiş, Böyle Gitmez' isimli kitapla başlamış fakat, ölümüyle tamamlamaya fırsat bulamamıştı. Ateş Nesin'in bu anılarıysa, kendisinin öznel düşüncelerini, deneyimlerini, yani anılarını kapsaması yönüyle önemli. Aziz Nesin'in 6-7 Eylül olaylarından sonraki ikinci evliliği, Laleli ve Harbiye'den sonra taşınılan Erenköy, Aziz Nesin'in 'üç kuruşa' yıllarca doldurmak zorunda kaldığı 'Akbaba' dergisi ve Yusuf Ziya Ortaç'ın Fransa dönüşü Nesin'e getirdiği hediye bu anılardan birkaçı.









KAMERAYA GÜLÜMSE
Amèlie Nothomb, çeviren: Yaşar İlksavaş, Doğan Kitapçılık, roman, 133 sayfa
Televizyonun, daha doğrusu 'Reality Show'ların özel hayata tecavüz ettiği, özel hayatı seyirlik bir eğlenceye dönüştürdüğü çokça eleştirildi. Amèlie Nothomb'un yeni kitabı olan 'Kameraya Gülümse', bu eleştirinin edebiyat çerçevesinden dillendirildiği bir eser. Romanın, "Gün gelir, başkalarının acıları yetmez olur insanlara; işte o andan sonra sadece gösteridir bekledikleri." cümlesi, bu gösteri cenderesine bire bir atıfta bulunur. Yazar, televizyon kanallarındaki bu tür programların halkın üzerindeki etkisini olduğu kadar, halkın ya da izleyicinin reality show programlarının üzerindeki etkisini sorguluyor ve 'kara kutu'ya odaklanıyor.













SCHOPENHAUER'İN TELESKOPU
Gerard Donovan, çeviren: Nazmi Ağıl, Yapı Kredi Yayınları, roman, 284 sayfa
'Schopenhauer'in Teleskopu' İrlandalı şair Gerard Donovan'ın ilk romanı. Donovan, 2. Dünya Savaşı esnasındaki Avrupa'da geçen romanında, 'Öğretmen' ve 'Fırıncı' isimli iki karakteri üzerinden, şiddetle iç içe geçmiş insanlık durumunu sorgular. Buradaki iki kahraman, işgal altındaki bölgeden alınıp, askerlerin gözetimi altında ücra bir tarlaya getirilir. Kahramanlardan biri kuyu kazarken, diğeri de onun başında beklemeye başlar. Romanın ilginç yönü, kurguya felsefi bakış açısının yedirilmesidir denebilir. Burada iki kahraman arasında geçen diyalog, insanın varoluş sorununa ve şiddete tarihi çerçeveyi olabildiğince geniş tutarak odaklanır.








KIRK KIRIK KÜP
Nermin Bezmen, İnkılâp Kitabevi, öykü, 351 sayfa
'Uyandıran Aşk', 'Kurt Seyt', 'Zihnimin Kanatları', 'Türkuaz'a Dönüş', 'Bir Gece Yolculuğu', 'Fuad Bezmen: Bir Duayen'in Hatıratı', 'Mengene Göçmenleri' ve 2006 yılının başında yayımlanan 'Sır' Nermin Bezmen'in şu ana kadar yayımlanmış başlıca kitapları. 'Kırk Kırık Küp' ise, isminden de anlaşılacağı gibi, kendisinin kırk öyküsünü bir araya getiriyor. Bu hikâyeleri için "Belki size uzak görünen, belki de çok yakınınızda olanların hayatlarından damlalar" diyen Bezmen, 'O Kadın', 'Uyku', 'Bir Türk Jigolosu', 'Merkepli Sanayici', 'Çocuk, Ölümü Tanımaz', 'Bir Evliliğin Ölümü', 'Buzuldan Dönen Adam', 'Sizin, Benim Gibi Bir Kadın'... gibi öyküleriyle bu 'damlalar'a odaklanmayı amaçlıyor.












MYLASSIAD
Gülcemal, Kırmızı Korsan Yayınları, roman, 432 sayfa
Gülcemal'in 'Mylassiad'ı, bir yaşamı üç ayrı karakterin dilinden aktarması yönüyle ilginç bir roman tekniğine dayanıyor. Romanın üç farklı kahramanı da, Narkissos Mylassion olan ortak bir isme sahip. Üç kahramanlı, tek isimli roman kurgusuna, romanın farklı üç yazarının da dahil edildiğini söyleyelim. Yani romanın üç kahramanlı hikâyesinin yanında, üç farklı üslup tekniğinin de denendiğini belirtelim. Roman, Yunan tanrılarının sosyal yaşamı şekillendirdiği antik kıyılardan, Theodora'nın hamam kokulu 'purple' Byzantium'una, Genç Osmanlı'nın yolunu kaybettiği sokaklara kadar, hem üç kahramanın ve hem de üç dönemin üzerinde şekilleniyor. Dolayısıyla Narkissos Mylassion'un hikâyesi, farklı zaman aralıklarına, geçmişe-şimdiye-geleceğe açılım yapmaya çalışır. Roman ve şimdilik gerçek adı bilinmeyen






SİLİNMEYEN
Karin Slaughter, çeviren: Algan Sezgintüredi, İthaki Yayınları, roman, 439 sayfa
'Silinmeyen' Karin Slaughter'in polisiye kurguya dayanan bir romanı. Grant Country polis karakolunda gün korkunç bir olayla başlar. Sonny ve Eric Kendall isimli iki gencin makineli tüfeklerle gerçekleştirdiği karakol baskınında sağ kalmayı başaran bir avuç rehine, bir ölüm-kalım savaşı vermeye başlar. Rehinelerin içinde yer alan romanın başkahramanı olan Doktor Sara Linton ve Jeffrey için bu deneyim, sadece saldırganlara karşı verilen bir mücadeleden öte, geçmişin acı veren bazı sırlarıyla da yüzleşmek anlamına gelecektir. 'Silinmeyen'in polisiye ve gerilim unsurları, hikâyenin asıl heyecanını sağlayan bu sırlarla oluşturulur. Sara Linton'un romanın bir yerinde söylediği gibi, "küçük kasabalarda neler dönebileceğini kimse bilemezdi." 'Körbakış', 'Acı Öpücük', 'Soğuk Korku' ve 'Büyü Gibi', Slaughter'in daha önce Türkçeye çevrilmiş başlıca eserleri.






YAŞAR KEMAL SÖZLÜĞÜ
Ali Püsküllüoğlu, Yapı Kredi Yayınları, sözlük, 125 sayfa
Ali Püsküllüoğlu'nun 'Yaşar Kemal Sözlüğü'nün ilk baskısı 1974 yılında yapılmış ve yazarın yirmi yedi eseri taranmıştı. Kitabın bu baskısı yeni maddelerle zenginleştirildi, geliştirildi. Yaşar Kemal, Türkiye edebiyatının evrensel ölçekte bir yazarı. Bu sözlükse, Yaşar Kemal edebiyatının daha iyi anlaşılabilmesi için bir kaynak kitap görevi amaçlıyor. Bu sözlüğün önemi, Yaşar Kemal'in metinlerinde kullandığı bölgesel dil öğelerine yer veriyor olması. Yaşar Kemal'in bu bölgesel dil öğelerinin daha sonra genel dile geçtiği, ortak dile sindiği söylenebilir. İşte bu öğelerin ne olduğunu, tam olarak ne anlama geldiğini göstermek bu sözlüğün asıl amacı. Sözlük Püsküllüoğlu'nun deyimiyle "bu bölgesel sözlerin bir sözlüğüdür." Kitapta Püsküllüoğlu dışında Emre Kongar, Ceyhun Atuf Kansu, Selim İleri, Muzaffer Uyguner ve Emin Özdemir tarafından kaleme alınan yazılar da yer alıyor.












ÇİĞDEM KÜLAHI
Ahmet Büke, Kanat Kitap, öykü, 110 sayfa
Ahmet Büke'nin ilk öyküleri, 2004 yılında yayımlanan 'İzmir Postası'nın Adamları' isimli kitabında toplanmıştı. Bu kitap, Büke'nin yirmi beş öyküsünü bir araya getiriyor. 'İzmir Postası'nın Adamları', değişmeyeceğini bildikleri halde hayatlarının yönünü değiştirmeye çalışan kahramanların hikâyelerini anlatıyordu. Özellikle kahramanlarının hayatları düşünüldüğünde, bu öyküler gayet sert bir dokuya sahip olmalarıyla ilginçti. Kitabın ilgi çekiciliği, İzmir'in arka sokaklarında geçen bu öykülerin, olduğu gibi, tabiri caizse tüm 'pisliği'yle vermekten çekinmemesiydi. Büke'nin sert sesini, yeni yayımlanan öykülerinde de bulmak mümkün. Çünkü bu sert dil, yazarın oturmuş üslubu olarak düşünülmeli. Kitap, bu öykülerden birinin isminin de çok iyi ifade ettiği gibi, kendince 'Dünyanın Kiri'ni hikâye etmeye çalışıyor, bu göze gelmesi istenmeyen dünyaların edebi dilini kurmayı amaçlıyor.







YAPILAR/PROJELER
Doruk Pamir, Literatür Yayıncılık, mimari, 172 sayfa
'Yapılar/Projeler', Doruk Pamir'in 1963-2005 yılları arasında yapmış olduğu yapılara ve projelere yer veriyor. Bangladeş'in başkenti Dakka'daki İslam Mesleki Eğitim Merkezi, Ankara'daki Vakıf Bank Binası, Marmaris'teki Laguna Oteli, İstanbul'daki Süzer Plaza gökdeleni, Ankara'daki Dikmen Vadisi Kompleksi, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Bodrum-Milas Uluslararası Havaalanı ve Esenboğa Havaalanı, Pamir'in bu zaman aralığında gerçekleştirmiş olduğu başarılı projelerinden birkaçı. Bunlara, dünyanın belli başlı kentleri için yaptığı kentsel tasarım ve mimarlık önerilerini de eklemek lazım. Bu kitap, Doruk Pamir'in çalışmalarına yer vermesinin dışında, Uğur Tanyeli tarafından kaleme alınan bir önsöze, Hans Hollein'den bir sunuşa ve Suha Özkan'ın Pamir'le yaptığı bir söyleşiye de yer veriyor. Kitapta 265 renkli ve siyah-beyaz fotoğraf ile 169 çizim ve plan da yer alıyor

KÜRT DİLİNİN TARİHÇESİ

Faik Bulut, Berfin Yayınları, inceleme, 421 sayfa
Faik Bulut, 'Kürt Dilinin Tarihçesi'nin bir 'alan çalışması olmadığını' ve bu Kürtçenin tarihine ilişkin çalışmaların ilki olduğunu söylüyor. Kitap, 'Türk Tarih Tezinin Eleştirisi', 'Hint-Avrupalılık ve Dilleri', 'İrani Diller', 'Avesta-Ari Dil İlişkisi', 'Med Dili', 'Medce, Pehlevice, Farsça', 'Fars Dili', 'Pehlevi Dili', 'Med Dilinden Kürt Diline', 'Kürt Dili ve Lehçeleri', 'Kürt Dilinin Yapısı', 'Kürt Diline Yönelik Devlet Politikaları' ve 'Kürt Diline İlişkin Konum Belirleme Siyasetleri' başlıklı on üç bölümden oluşuyor. Bulut'un kitabı, anadilde eğitim tartışmalarının yoğunlaştığı bu dönemde önemli bir noktaya değiniyor. Ayrıca kitabın, Türkçede Kürt dilinin tarihçesine dair bir başlangıç eseri olduğu söylenebilir. İlk baskısı 1993 yılında yapılan bu kitabın, Kürtçenin tarihini yeni öğrenecek olanlara hitap edebilecek bir giriş kitabı olduğunu söyleyebiliriz.

ADIM ADIM İSTANBUL

İslam Yaşar, Nesil Yayıncılık, deneme, 176 sayfa
İslam Yaşar, 'Adım Adım İstanbul'da, "Mütecessis bir nazarla İstanbul'u temaşa etmekle başladım işe." diyor. İstanbul aslında, yazarın da itiraf ettiği gibi, gezmekle bitecek, hakkında okumakla hatmedilecek bir şehir değil. Yaşar'ın çalışması, İstanbul'un belli bir bölgesine yoğunlaşan bir gezi kitabı olmaktan öte, şehir denemeleri tarzında kaleme alınmış yazılardan oluşuyor. Kitabın asıl amacı İstanbul'un tarihi, İstanbul'u sevmek, bu şehrin bazı mekânlarıyla özdeşleşmiş anlamlar ve özellikle şehrin İslami dokusunu ortaya çıkarmak. Yazar İstanbul'u, 'İslam medeniyetinin eşsiz sembolü' olarak tanımlıyor. Kitaptaki yazılar şehri bu çerçeveden okuyor.

YENİ ÇIKINLAR

PİLATES PROGRAMI
Barbara Becker, Dorris Mendslewitsch ve Ulrike Meiser, çeviren: İlknur Acar, Omega Yayınları, hobi, 207 sayfa
Pilates programı, vücudu zinde tutan jimnastik hareketlerinin bir türü. Modern hayatın getirdiği stres beraberinde yoga, aerobik ve bunların bir türü olan Pilates Programını getirdi. Kitabın birinci yazarı Barbara Becker, bu programı uygulayanların 'ince bele' ve 'mükemmel forma' sahip olduklarını savunuyor. Programın isim babası olan Joseph Pilates, bünye zayıflığından kurtulmak için, bedenini güçlendirecek ve forma sokacak hareketler geliştirmiş. Kitap, çok sayıda hareketten on dördüne yer veriyor ve bunların kas yapısını esneterek bütün vücudu hareketlendireceğini iddia ediyor.






SEYAHATNAME
Evliya Çelebi, önsöz: Prof. Dr. Orhan Kural, hazırlayan: Ayhan Buz, Say Yayınları, gezi, 120 sayfa
Evliya Çelebi'nin kaleme aldığı 'Seyahatname', on yedinci yüzyılın Osmanlı toplumu üzerine önemli bir kaynak. 'Seyahatname'de Evliya Çelebi, günlük konuşma dilini akıcı, sürükleyici bir üslupla, zaman zaman alaycılığa varan eğlenceli bir anlatımla kullanmış. Belli bir zaman aralığıyla sınırlamadığı anlatımında, geçmişle gelecek zaman, şimdiki zamanla geçmiş zaman iç içedir. Eserin önemi, çok sayıda folklorik veri içermesiyle de ilgili. 'Seyahatname'nin bu edisyonu ise, eserin özetlemesinden oluşuyor ve kendisi de bir gezgin olan, ayrıca kendini "Modern Evliya Çelebi" olarak tanımlayan Prof. Dr. Orhan Kural'ın yazdığı bir önsöz bulunuyor




BEDENİNİZİ DİNLEYİN
Debbie Shapiro, çeviren: Taner Gezer, Yakamoz Yayınları, kişisel gelişim, 327 sayfa
'Bedeninizi Dinleyin'in asıl iddiası, duygu ve düşüncelerin sağlık üzerinde etkisi olduğu şeklinde özetlenebilir. Kendini 'Ruhsal Eğitmen' olarak tanımlayan Debbie Shapiro, hastalıkların kaynağının çoğunlukla psikolojik olduğunu, dolayısıyla günümüz tedavi yöntemlerinden birinin de 'moral' olduğunu savunuyor. Shapiro kitabında yer verdiği önerilerde, bu tarz bir sıkıntının 'moral kaynaklar'la üstesinden gelinebileceğini savunuyor. Yazar, hangi duygu ve düşüncelerin bedenin hangi bölgesini etkilediğini, bunların aşılması için yapılması gereken 'psikolojik takviyeleri' ve egzersizleri anlatıyor

YENİ ÇIKINLAR

DİN ÖZGÜRLÜĞÜ VE LAİSİTE
T. Jeremy Gunn, çeviren: Hüseyin Bal ve Ömer Faruk Altınbaş, Liberte Yayınları, siyaset, 137 sayfa
T. Jeremy Gunn'un 'Din Özgürlüğü ve Laisite' kitabı, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki din özgürlüğü ile Fransa'daki laiklik anlayışını karşılaştırıyor. Çalışma, Türkiye'nin de temel sorunu olan laiklik konusu hakkında önemli noktalara temas ediyor. Kuruluş efsanelerinde birleştirici, barışçı yönlerine atıf yapılan bu kavramların aslında nasıl doğdukları ve bugün toplumsal yaşantıda nasıl bir çatışma unsuruna dönüştürüldükleri, kitabın merkeze aldığı asıl sorun. Kitap, 'Milli Kimlikler ve Temel Efsaneler: Fransa Cumhuriyeti'nde Laisite ve Birleşik Devletler'de Din Özgürlüğü', 'Laisite ve Din Özgürlüğünün Tarihi Kökenlerini Öne Çıkartan Farayizelerin Düzeltilmesi', 'Laisite, Başörtüsü ve Stasi Komisyonu Raporu' ve '"Tanrı Huzurunda', Din Özgürlüğü ve Dokuzuncu Dairedeki Muhalif Hakimler' başlıklı dört bölümden oluşuyor.







TARİKAT KIYAFETLERİ
Yahya b. Salih el-İslâmbolî, hazırlayan: M. Serhan Tayşi ve Mustafa Aşkar, Sufi Kitap, inceleme, 234 sayfa
'Tarikat Kıyafetleri'nde, Osmanlı toplumunda yaşayan tarikatların kılık-kıyafetleri, dervişlerce kullanılan aletler ve bazı terimler ile onların taşıdıkları sembolik anlamlar ve aralarındaki nüanslar ele alınıyor. Kitapta, edep ve saadet tacının sırları, düğme ve gül mührü, tarikat ehlinin giydikleri elbiselerin sırları, dervişlerin kullandığı aletler, seccade ve asânın sırları, posta oturmanın temsili anlamı, halvetin sırları, el öpme ve musâfaha ve derviş kelimesinin sırları gibi, bu konuya dair önemli ayrıntılar yer alıyor.









HER ŞEY BİR MEVSİM
Tuğrul Tanyol, Yapı Kredi Yayınları, şiir, 61 sayfa
Eğer yayımlanan ilk şiiri esas alınacak olursa, Tuğrul Tanyol, Türkiye şiir tarihinde yirmi altı yıldır var. Bu yirmi altı yılda Tanyol, 'Elinden Tutun Günü', 'Ağustos Dehlizleri', 'Sudaki Anka', 'Oda Müziği', 'İhanet Perisinin Soğuk Sarayı' ve Büyü Bitti' isimli şiir kitapları ile kendine has ve hak edilen bir yer edindi. Bu uzun yolculuğunun son durağı olan 'Her Şey Bir Mevsim'de Tanyol şöyle diyor: "alnımı kırıştırıp bakıyorum/ anlayamadığım onca şey var/ dergiler, kitaplar, günlükler arasında/ ve bir ruh gibi bizi birleştiren bu bağda/ her şey bir mevsim."









ASYA YOLLARINDA
Faruk Akbaş, Say Yayınları, fotoğraf, 215 sayfa
Faruk Akbaş, kendini fotoğrafa adamış isimlerden. Kendisinin, Türkiye'de bu uğraşın hobi olmaktan çıkıp, sanatsal nitelik kazanmasında önemli payı var. 'Asya Yollarında' ise, Akbaş ve ekibinin 1992-1999 yılları arasında yaptığı Asya gezilerinin fotoğraflarını barındırıyor. Kitapta, Akbaş'ın bu gezileri anlatan bir yazısı da bulunuyor. Beş bölüme ayrılan albümde, sırasıyla, Suriye, Ürdün, Mısır, İran, Pakistan, Hindistan, Nepal, İran, Afganistan, Türki Cumhuriyetler, Çin, Gürcistan, Sincan, Özerk Uygur Bölgesi, Wuyishan, Chengdu, İran, Rusya ve Moğolistan fotoğrafları yer alıyor.











MAHALLENİN EN MUTLU YUMURCAĞI
Harvey Karp, çeviren: Pınar Ersoy, Yakamoz Yayıncılık, eğitim, 396 sayfa
Harvey Karp'ın 'Mahallenin En Mutlu Yumurcağı', bir ve dört yaş arası çocukların bakımıyla ilgili tavsiye ve bilgilere yer veriyor. Kitap tıbbi tavsiyelerden çok, ailelerin çocuk doktorlarının tavsiyelerine paralel bir destek sunmayı amaçlıyor. Dolayısıyla çalışma bir ders kitabı olmaktan çok, 'yardımcı kitap' olarak düşünülebilir. Karp'ın temel tezi, 'çocukla çocuk olmak' olarak özetlenebilir. Kendisi, çocukla, yetişkin anlayışı üzerinden değil, onlarla onların dili kullanılarak iletişim kurulmasını öneriyor. Kitap bu temeldeki önerilerden oluşuyor.









AKILLI İNSANLAR NEDEN BU KADAR APTAL OLABİLİRLER?
editör: Robert J. Sternberg, çeviren: Metin Hüner, Güncel Yayıncılık, psikoloji, 335 sayfa
ABD Başkanı Bush'un Yale mezunu olmasına rağmen, sürekli 'aptalca' davranışlar sergilemesini kimse anlayamamıştır. Bu kitap, dünya tarihinde belli bir üne sahip ve 'akıllı' olarak nitelenen kişilerin neden böylesi 'aptallıklar' yaptığını anlamayı amaçlıyor. Uzmanlar tarafından kaleme alınan on bir makalenin yer aldığı kitap, tarihsel kişiliklerin bu yöndeki 'performanslarını' masaya yatırıyor ve 'aptallığın' bilimsel nedenlerini irdelemeyi amaçlıyor. Burada, zekâ ve akıl kavramlarının da sorgulandığını belirtelim.






MUHTEŞEM SÜLEYMAN'IN VİYANA KUŞATMASI
Ahmet Refik Altınay, yayına hazırlayan: Ömer Kul, Babıâli Kültür Yayıncılık, tarih, 152 sayfa
Ahmet Refik Altınay'ın orijinal adı 'Devr-i Süleymân-ı Kanûni'de Birinci Viyana Kuşatması' olan bu kitabı, 1908 yılında tamamlandı. Kitap, Birinci Viyana Kuşatması'nın tarihini anlatmayı amaçlıyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun kale kuşatma teknikleri, ordunun sevk ve idaresi ve yirmi gün devam eden seferin ayrıntıları önemli bir tarihçi olan Altınay'ın kendine has üslubuyla veriliyor. Bilindiği gibi, iki kere fethedilmeye çalışılan Viyana, Osmanlı'nın 'Avrupa hülyası' olarak tanımlanır. Altınay'ın kitabı, bu 'hülya'nın birincisine yönelik ayrıntılara odaklanıyor. Kitapta, Osmanlı'nın savaş taktiklerinden, Viyana kuşatmasının kaldırılmasından sonra, Kasım Bey'in Osmanlı ordusunun dönüşünü kolaylaştırmak için maiyetindekilerle beraber Almanya içlerinde verdiği on iki bin kayba kadar çok sayıda ayrıntı yer alıyor.









MELEKLER OKULU
Antero Alli, çeviren: Deniz Duruiz, O Kitaplar, kişisel gelişim, 280 sayfa
Astrolog ve tanınmış bir kişisel gelişim uzmanı olan Antero Alli'nin 'Melekler Okulu', 'Modern Bilgenin El Kitabı' alt başlığını taşıyor ve bireyin kendine dönmesini, kendisini yeniden tanımasını, yaşamı daha iyi anlamasını amaçlayan sekiz sınıftan oluşan bir 'hayat okulu' kitabı. Dersler, Karma'dan Hint Çakra sistemine, astrolojiden tarota kadar, doğu öğretilerinin baskın olduğu kişisel gelişim yöntemlerini kapsıyor. Alli kitabı için şöyle diyor: "Bu kitap, etrafımızdaki donuk tepkiler ve kâbuslarla alakasını kesmiş olan, kovulmuş melekler için bir hayatta kalma el kitabıdır. Melekler Okulu'nun asıl amacı, 'kendini geri istemek'tir. Bu kitap kendinizi tanımanız için sizi harekete geçirmek amacıyla yazıldı." Bu derslerden geçilip geçilemeyeceği bilinmez ama, kitap, modern hayatın kıstırılmış bireyinin, yabancılaşmaya karşı reaksiyonu olarak düşünülebilir.

YENİ ÇIKINLAR

MACBETH
William Shakespeare, çeviren: Sabahattin Eyüboğlu, İş Kültür Yayınları, oyun, 108 sayfa
William Shakespeare, oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle yaklaşık 400 yıldır dünyayı etkilemeye devam ediyor. Shakespeare'in 1606 yılında yazıldığı tahmin edilen ve 1623'te ilk baskısı yapılan 'Macbeth' oyunu ise temelde insanı yozlaştıran hırsın izini sürer. Yaklaşık iki bin satır olan ve kendisinin en kısa trajedisi olan bu eserinde Shakespeare, yükselme arzusu ve politik hırsın kişiyi nereye götürebileceğini, hırsın ne kadar güçlü olabileceğini kahramanı Macbeth üzerinden kurar. Kitabın Cevza Sevgen tarafından kaleme alınan önsözü ise, özellikle Shakespeare'in bu oyunu hakkında iyi bir analiz olması yönüyle önemli.






X FILES: GİZLİ PARAPSİKOLOJİK ARAŞTIRMALAR
Emrullah Tekin, Truva Yayınları, Parapsikoloji, 339 sayfa
Emrullah Tekin, 'X Files: Gizli Parapsikolojik Araştırmalar'da, Freud'un 'okült fenomenler' olarak tanımladığı parapsikoloji alanına odaklanıyor. Kitaba önsöz yazan ve bu konuda bilinen bir isim olan Aytunç Altındal, "Parapsikoloji, bilimsel bir disiplindir. Doğanın yasalarıyla belirlenen ve ortaya çıkan olayları, klasik-akademik bilimsel anlayışın 'ötesine' geçerek yapılan araştırmalardır." diyor. Tabii burada, 'ötesine' kavramının altını çizmek isteriz. Emrullah Tekin, dünyada parapsikoloji konusunda yapılan araştırmalara, Türkiye'de bu konudaki araştırmalara ve dünyada şuan yürütüldüğünü iddia ettiği parapsikoloji savaşlarına odaklanıyor.






...İZMLER: SANATI ANLAMAK
Stephen Little, çeviren: Derya Nüket Özer, Yapı Yayın, sanat, 159 sayfa
Stephen Little'in '...İzmler'i, geniş bir yelpazede sanattaki 'izm'lere odaklanıyor. Rönesans 'izm'lerinden (Klasikçilik, Hümanizm vb.), Minimalizm ve Gelecekçilik gibi çok daha modern 'izm'lere sanat tarihini biçimlendiren bütün önemli akımları tanıtmayı amaçlıyor. Her akıma ayrılan iki sayfada, söz konusu akımla ilgili bir giriş bilgisi, akımın başlıca sanatçıları, bir anahtar sözcük listesi, akımı tanıtan metin, akımın özelliklerini yansıtan başlıca yapıtlar ve bir ya da ikisinin fotoğrafı ve tanıtımı, gezilmesi önerilen müzeler/galeriler ve tanıtılan akımla benzerliği ya da bütünüyle karşıtlığı olan öteki akımların listesi yer alıyor.







MARX VE KOMÜNALİST OTONOMİ
derleyen: A. Cengiz Baysoy, Otonom Yayıncılık, siyaset, 330 sayfa
A. Cengiz Baysoy'un 'Marx ve Komünalist Otonomi' derlemesi, Otonom dergisinin muhtelif sayılarında yayımlanan yazılardan oluşuyor. 'Geleneğimiz', 'Emeğin Yoldaşlığı', 'Ölüm Makineleri', 'Sermayenin İt Dalaşı: AB Süreci' ve 'Aynı Göğün Altında' isimli bölümlerden oluşan bu kapsamlı kitaptan bazı başlıklar şöyle: 'Marx ve Değer Teorisi', '1848 Özeleştirisi Üzerine Düşünmek', 'Otonomist Marksizmin Soyağacı', 'Ekim Devrimi'nin Krizi: Sovyetler mi Devlet mi?', 'Komünizm ve Marx', 'Politik Felsefe ve Spinoza', 'Çokluk ve Otonomi', 'Çokluğun Otonomisi', 'Evcilleşme(me) Üzerine Bir Deneme', 'Emperyalizm Bir Devlet Teorisidir', 'AB ve Emeğin Tahakkümü'...






BİR İNSAN KAYNAKLARI MASALI
Özden Aslan, Elma Yayınevi, iş dünyası, 237 sayfa
Özden Aslan'ın 'Bir İnsan Kaynakları Masalı'nın altbaşlığı, 'İş Yaşamına Dair İpuçları'. Aslan uzun yıllardır insan kaynakları uygulamalarının içinde yer alan bir isim. Dolayısıyla kitap, Aslan'ın bu konuda uzun yıllar edindiği deneyimlerine dayanıyor. Kitabın asıl ilginç önerisi, "Kitapta, Amerika'dan alınmış dandik, uygulanmaz teoriler yerine, ülkenin gerçeklerini içeren, uygulanabilir somut örnekler var." cümlesiyle özetlenmiş. Kurguya dayanan bu kitapta, Ezgi isimli karakterin bir şirketin insan kaynakları bölümüne girmesiyle başlayan iş yaşamı deneyimleri hikâye ediliyor. Her bölüm sonunda Ezgi'nin bu konudaki ana mesajını özetleyen kararları da yer alıyor











OSMANLI ARNAVUTLUK'UNDAN ANILAR
Avlonyalı Ekrem Bey, çeviren: Atilla Dirim, İletişim Yayınları, anı, 323 sayfa
Avlonyalı Ekrem Bey'in anıları, 1885-1912 zaman aralığında geçiyor. Dolayısıyla bu anılar, Osmanlı İmparatorluğu'nun son otuz yılına tanıklık ediyor. Avlonyalı ailesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun yüzyıllar boyunca Arnavutluk'taki egemenliğini sürdürmek için işbirliği yaptığı ailelerden biri. 19. yüzyılda bir isyanın başını çekmiş olmalarına rağmen, İmparatorluğun çöküşüne kadar hem yerel hükümranlığını sürdürmüş hem de Osmanlı'ya yönetici kadrolar vermeye devam etmişti. Bilindiği gibi, Osmanlı'da 1903-1908 yılları arasında sadrazamlık yapan Mehmet Ferit Paşa da bir Avlonyalı'ydı. Avlonya ailesinin önemli bir ismi olan Ekrem Bey'in bu anıları da, Osmanlı'nın Balkanlar'da ve özellikle de Arnavutluk'taki geleneksel egemenlik sisteminin nasıl çöktüğünü tasvir ediyor. Anılar, Osmanlı'nın son dönemine dair önemli bir belge

YENİ ÇIKINLAR

RUH GEZGİNİ
Michelle Paver, çeviren: Aslı Kurtsoy Hısım, Remzi Kitabevi, roman, 252 sayfa
'Ruh Gezgini' Michelle Paver'in 'Tarih Öncesi Günlükleri' isimli dizisinin ikinci romanı. Bu dizinin birinci kitabı da, bilindiği gibi 'Kardeşim Kurt'tu. Bu dizi, Paver'in hayvanlar dünyası, antropoloji ve tarih öncesine duyduğu ilginin sonucu olarak ortaya çıktı. Roman, yazarın yaptığı kimi yolculuklardan, özellikle de Kaliforniya'nın ıssız bir vadisinde dev bir ayıyla karşılaşmasından esinlenilmiş. Dizinin 'Ruh Gezgini' isimli bu devamında, güneşin hiç batmadığı 'Beyaz Geceler Ayı'nda, ormandaki tüm klanlar korkunç bir salgın hastalığın pençesine düşer. Romanın kahramanı Torak, kimsenin nedenini bilmediği bu hastalığın çaresini ararken, kendini Fok Adaları'nda bulur. Orada bilinmeyen bir düşmanla savaşacak, hayatını yeni bir döngüye sokacak bir ihaneti ortaya çıkaracaktır. İşte 'Ruh Gezgini', Torak'ın bu savaşta başından geçenleri hikâye ediyor.





LABİRENT
Sevil Atasoy, Doğan Kitapçılık, inceleme, 201 sayfa
Sevil Atasoy'un 'Labirent'inin alt başlığı 'Adli Bilimlerin Gizemli Dünyası'. Uzun bir zamandır Hürriyet gazetesinde, faili bilinmeyen cinayetlerin çözümüne dair yeni bilimsel teknikleri, cinayetlerin ardındaki gizemleri gün yüzüne çıkaran yazılarıyla bilinen Atasoy, aslında bir adli tıp uzmanı. Kendisi, Kimya Fakültesi'nden mezun olmasının yanı sıra, 1980-1993 yılları arasında Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Kimyasal Tahliller İhtisas Dairesi başkanlığını da yürütmüştü. Atasoy'un bu kitabı, adli tıp alanında kullanılan yeni bilimsel teknikler yardımıyla, tarihte meydana gelen cinayetleri ya da cinayet şüphelerinin ortaya çıkarılmasını anlatıyor. Kitapta, Mozart'ın, Napolyon'un komutasındaki 690 bin Fransız askerinin ve Marilyn Monroe'nun ölüm nedenleri araştırılıyor; kurbanlarını 'kendi tarzlarıyla' yok eden katillere ve çok sayıda olay yeri inceleme örneğine yer veriliyor.







ATATÜRK VE İNÖNÜ DÖNEMLERİNDE ORDU-SİYASET İLİŞKİSİ
Ümit Özdağ, Bilge Oğuz Yayınları, siyaset, 181 sayfa
Ümit Özdağ'ın 'Atatürk ve İnönü Dönemlerinde Ordu-Siyaset İlişkisi'ndeki temel tezi, "Cumhuriyetin kuruluş döneminde ordunun sürekli siyasetin içinde ve siyasal bir güç olduğu" cümlesiyle özetlenebilir. Özdağ'a göre bu 'güç', milli devletin kurulmasının ve milli devleti şekillendiren, temelini büyük ölçüde Ziya Gökalp'in görüşlerinin oluşturduğu Kemalist devrimin de ana dayanağı, hatta silahlı örgütü olmuştur. Özdağ çalışmasında, bu tespiti temellendirmeye çalışıyor ve bir kurum olarak ordunun 1950'ye kadar geçen dönem içinde geçirdiği evrimi ele alıyor. Mehmet Ağar ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın polemiğiyle yeniden ivme kazanan ordunun siyaseteki etkisine dair tartışmalar, bu gücün nasıl oluşturulduğu, Atatürk ve İsmet İnönü dönemlerinde Türk silahlı kuvvetlerinin siyaset alanındaki görünümleri üzerinden izleniyor.






ÜÇÜNCÜ KADIN
Alev Aksoy Croutier, çeviren: Leyla Özcengiz, Remzi Kitabevi, roman, 272 sayfa
'Üçüncü Kadın'ın olay örgüsü 1904 İstanbul'unda geçer. Bu tarihte hem Avrupa hem de Osmanlı İmparatorluğu önemli bir değişimin ve çatışmanın eşiğindedir. Bu değişim, romanın baş kahramanları Zinnur ve Nuriye Hanımlar ile Madam Lera'nın kendi dünyaları üzerinden verilir. Zinnur ve Nuriye, Babıâli'de görev yapan yüksek derecede bir memurun, iyi eğitim görmüş ve tutucu anlayışa karşı koyan kızları. Onlara katılan üçüncü kadın olan Madam Lera ise cesur yazılarıyla erkeklerin dünyasında var olma savaşı veren bir Fransız gazeteci. Bu üç kadını birbirine bağlayan isim ise, bu dönemde İstanbul'a bir deniz subayı olarak gelen ve Doğu hakkında yazdıklarıyla ün kazanmış bir isim olan Pierre Loti'dir. Roman, bu üç kadının aralarındaki kültürel, dini farka rağmen dayanışmasını anlatır. Bu kadınları dayanışmaya götüren tek nedense, üçünün özgürlük isteği olacaktır.








ANILARIM
Senih Özay, Aşina Kitaplar, anı, 248 sayfa
Senih Özay, uzun yıllar avukatlı yapmış bir isim. 'Anılarım'ın altbaşlığı 'Ağzımı Hayır'a Açtığım Davalarım...' Kitaba önsöz yazan A. Rıza Akcan, Özay'ın kitabı için, "Bu kitap azalan kocaman elli ve kocaman beyinli insanlardan birinin hikâyesidir; acıtır belki ama kırmaz; öğretir..." diyor. Senih Özay İnsan Hakları Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği, Savaş Karşıtları Derneği, Sosyal Araştırmalar Vakfı, Kuzey Kafkasya Kültür Derneği, Düşünce Suçu Müzesine Doğru Hareketi gibi kurumların yöneticiliği ve üyeliğini yapmış. Kendisinin anıları da, Ankara barosunda başladığı avukatlık mesleğindeki deneyimlerine, anılarına dayanıyor. Hak/ hukuk seyri ağır işleyen bir ülkede, muhalif bir avukatın anıları.





OLAYLAR VE İNSANLAR"IN PEŞİNDE BİR ÖMÜR: HASAN PULUR KİTABI
söyleşi: Sefa Kaplan, İş Kültür Yayınları, söyleşi, 412 sayfa
Hasan Pulur, 'Olaylar ve İnsanlar'ın Peşinde Bir Ömür'de, elli yılı aşan gazetecilik serüveninde yaşadıklarını anlatıyor. 27 Mayıs'tan 28 Şubat'a uzanan süreçte, darbeler karşısında basının takındığı tutumdan, Milliyet'in satılma serüvenine kadar, Babıâli'de yaşanan uzun bir tarih var, Pulur'un geçmişinde. Pulur'un bu söyleşilirinde, Erol Simavi, Aydın Doğan, Ercüment Karacan ve Dinç Bilgin gibi gazete patronlarından, Abdi İpekçi, Nezih Demirkent, Çetin Emeç, Ertuğrul Özkök, Mehmet Y. Yılmaz, Sedat Ergin, Çetin Altan, Mehmet Barlas ve Nazlı Ilıcak gibi, bu dönemin ünlü isimlerine dair anı ve değerlendirmeler yer alıyor.

YENİ ÇIKINLAR

AVRUPA GALAKSİSİNDE TÜRKİYE YILDIZI
Bahadır Kaleağası, Doğan Kitapçılık, inceleme, 430 sayfa
'Avrupa Galaksisinde Türkiye Yıldızı', Bahadır Kaleağası'nın, 'gittikçe düzleşen dünya' diye tanımladığı bir dünyada, Türkiye'nin küresel yapıda başarılı olabilmesi için yaptığı öneri, değerlendirme ve yorumlardan oluşuyor. Kaleağası "Türkiye ise, bu çok boyutlu dünya haritasının her yerinde belirmekte. Bu sefer siyasal ve askeri egemenlik boyutunda değil, fırsatlar ve tehlikeler boyutunda adeta bir cihan imparatorluğu konumunda." diyor ve kitabında esas olarak, Türkiye'nin yakın bir zamanda, politik anlamda yapması gereken dönüşümler ve değişimleri hatırlatıyor. Türkiye-AB ilişkileri konusunda uzman olan yazarın kitabı, rehber niyetine okunabilir.




ASMİN
Mehmet Çetin, Agora Kitaplığı, öykü, 135 sayfa
Mehmet Çetin, daha çok şairliğiyle bilinen bir isim. 'Rüzgar ve Gül İklimi', 'Birağızdan', 'Hatıradır Yak Bu Fotoğrafı', 'Aşkkıran' ve 'Kekemece' kendisinin daha önce yayımlanan şiir kitapları. Bunlara ek olarak, lirik yazılardan oluşan kitabı 'Atımı Bağladım İğde Dalına'yı ve bir derleme çalışması olan 'Eylül Çiçekleri'ni de anmak gerek. Çetin'in 'Asmin'i ise, şair-yazarın on bir öyküsünü bir araya getiriyor. Kitaptaki öyküler şöyle: 'Yoldaş Küsçiçeği', 'Unutalım', 'Ölüye Mektuplar', 'İnsan Dediğimiz Buluta mı Benzer', 'Sufle Sevgili, Alla Marcia', 'Mirza Hüseyin de Üşür', 'Yurdunu Arayan Çocuk', 'Çınar Bir Yaprak Daha', 'Gözyaşıma Saygım Var', 'Asmin Dediğimiz Suçlu'dur Şimdi' ve 'Asmin'






UZLAŞMA
Elia Kazan, çeviren: Nazar Büyüm, Adam Yayıncılık, roman, 591 sayfa
Elia Kazan, bilindiği gibi, tiyatroyla başladığı sanat hayatına, daha sonra yönetmenlik ve son olarak da edebiyatçı kimliğiyle devam etmiş bir isim. 'Bir Genç Kız Yetişiyor', ırkçılığı işleyen 'Pinky', Marlon Brando'nun oyunuyla kendini gösteren 'İhtiras Tramvayı', 'Viva Zapata', Yahudi düşmanlığını ele alan 'Namus Sözü' ve 'Rıhtımlar Üzerinde' kendisinin yönettiği filmlerin başlıcaları. Bu son ikisinin Oscar kazandığını da belirtelim. Yine bunların dışında, James Dean'in oynadığı 'Cennet Yolu'nu da unutmamak gerekir. Kazan'ın orijinal adı 'The Arrangement' olan ve daha sonra filme de aktarılan 'Uzlaşma' romanı ise, Amerika'daki bir Rum göçmeninin yaşamını anlatıyor.









DEVRİYE
Mahir Kaynak, Truva Yayınları, politika, 261 sayfa
Mahir Kaynak'ın 'Devriye'si, kendisinin güncel politika üzerine kaleme aldığı yazılarından oluşuyor. 'Orta Doğu'da Siren Sesleri' altbaşlığını taşıyan kitap, ağırlıklı konularını terörle mücadele olmak üzere, yeniden şekillenmeye başlayan Orta Doğu oluşturuyor. Böylesi durumlarda yarına dair öngörülerin sayısı da, bilindiği gibi artar. Kaynak'ın öngörüleri, Orta Doğu'nun böylesi kaynayan kazan durumu düşünüldüğünde, elbette ki bir yerde durur. "Yaşadığımız süreci geçmişten devraldığımız bilgilerle kimse açıklayamaz. Ya her şeyin mantık dışı olduğunu söyleyeceğiz ya da farklı bir analiz metodu geliştireceğiz." diyen Kaynak'ın yazıları, kendisinin bu konudaki önerileri olarak okunabilir.

YENİ ÇIKINLAR

DUVARLARDA GÖZLERİM ÜŞÜYOR
Volkan Hacıoğlu, Dönence Yayıncılık, şiir, 80 sayfa
Volkan Hacıoğlu genç bir şair. İlk şiiri 1997'de yayımlandı. 'Duvarlarda Gözlerim Üşüyor'da bir araya gelen şiirleri dışında çok sayıda şiir dergisinde şiirleri yayımlanmış ve yayımlanan bir isim. Şairin bu ilk kitabı, kendisinin 1995-2005 yılları arasında yazdığı şiirlerinden oluşuyor. Hacıoğlu'nun bu kitabındaki 'Kara Kedi' isimli şiiri şöyle: yıldız pençeli gecelerde uyursunuz korkusuz/düşer ağaçlardan ay ışığı sessizliğe/düşüncemin saydamlığı dolarken gözlerime/ben beklerim, camlarda bulut gölgeleri// değişmez bir öfkeyle dolmuş karanlıklarda/dörtnala şimşeklerin gürültüsü duyulur/çarpışır gecede boşluklar boşluklarla/ben giderim, ardımda imdat sesleri.








KİTAP İÇİN
Selçuk Altun, Sel Yayıncılık, deneme, 301 sayfa
Selçuk Altun'un, deneme ve çevirileri dışında, 'Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir', 'Bir Sen Yakınsın Uzakta Kalınca', 'Ku(r)şun Lezzeti' ve geçen yıl yayımlanan 'Annemin Öğretemediği Şarkılar' isimli romanları da bulunuyor. Yazarın 'Kitap İçin'i ise, kendisinin 2005 yazından itibaren Cumhuriyet Kitap'ta 'Kitap İçin' başlığı altında, kırk hafta boyu yayımlanan yazılarını gözden geçirmesinden oluşuyor. Birhan Keskin'in "O bir kitapçoksever. Yaşadığı topraklarda herkes kitap sevsin diye kat etmeyeceği yol yok. Selçuk Altun: Nefes aldığı 'kitap için'dir." dediği Altun'un bu çalışması, edebiyatla ilgili aforizmalar, alıntılar ve kıssalardan oluşuyor. Edebiyat kültürü için iyi bir kaynak.








KÖPEĞİYLE DOLAŞAN KADIN
Anton Çehov, çeviren: Ergin Altay, İş Kültür Yayınları, öykü, 682 sayfa
Lise ders kitaplarında, Anton Çehov'un durum öykücüsü olduğu söylenirdi. Çehov'un 'durum öyküleriyle' neyin kastedildiğini, kendisini okuduktan sonra öğrendik. Yazar, basit insanların basit hayatlarını, basit bir dille verirken, okuyucuyu şaşırtacak ayrıntıları bulup ortaya çıkarır. Çehov, hayatın yalınlığı ve karmaşası içindeki insanlık durumlarını büyük bir duyarlıkla işlediği öykü ve oyunlarıyla en önemli 19. yüzyıl yazarlarından biri. Çehov'un 'Köpeğiyle Dolaşan Kadın' isimli bu kitabı ise, yazarın otuz öyküsünü bir araya getiriyor. Öykülerin çevirisi ise, usta çevirmen Ergin Altay'a ait.

YENİ ÇIKINLAR

BEDEN DİLİ SÖZLÜĞÜ
François Caradec, çeviren: Ceyda Akaş, Kitap Yayınevi, sözlük, 300 sayfa
"Önce söz vardı" cümlesini herkes bilir. Ama sözden çok önce, bu sözün görevini görecek bir beden dili vardı. Bu dilin toplumdan topluma değişen kendince anlamları var. Konuşurken en çok hareket kullananlar İtalyanlar, bu konuda en tasarruflu olanlarsa İngilizler. Dolayısıyla her beden dilinin, kullandığımız sözdizimsel dil gibi aksanı var. Malum, beden dilini kullanarak icra edeceğiniz bir hareket başka toplumlarda yanlış anlaşılabiliyor. İşte, Caradec'in 'Beden Dili Sözlüğü', herhangi bir hareketin hangi kültüre ait olduğunu, ne anlama geldiğini resimlerle ayrıntılı bir şekilde açıklıyor. Bu dili öğrenmek ve yanlış anlamaları önceden anlamak isteyenlere







YİTİK DÜNYADAN RESİMLER
Lawrence Ferlinghetti, çeviren: Gürkal Aylan, Artshop Yayınları, şiir, 44 sayfa
Lawrence Ferlinghetti, ellili yılların modern Amerikan toplumunun ikiyüzlülüğünü eleştiren yazarlar, şairler ve diğer sanatçıların oluşturduğu "Beat" kuşağının sözcüsü ve putları kıran bir sembolü olarak bilinir. Bilindiği gibi bu dönemde, William S. Burrouhs, Garry Synder, Allen Ginsberg ve Jack Kerouac gibi önemli isimler de vardı. Ferlinghetti, şiirini, gri yüzlü, akademik, kılı kırk yarma yerine, aklınıza ne gelirse, geldiği gibi yazma, şiirin özüne dönüş olarak tanımlar. Ferlinghetti'nin 'Yitik Dünyadan Resimler'i, ilk olarak 1955 yılında yayımlandı. Yayımlandığında 'yeni şiirin ilk işareti' olarak karşılanan kitap nihayet Türkçede.







YIKIK AŞKLAR DİYARI
Nilüfer Açıkalın, Biz + Yayınları, öykü, 183 sayfa
'Bıçak Sırtı', 'Çocuk Oyuncağı Değil' ve 'Saklı Safkan', Türkiye'de daha çok oyunculuğuyla bilinen Nilüfer Açıkalın'ın daha önce yayımlanmış kitapları. 'Yıkık Aşklar Diyarı' da oyuncu ve yazar Açıkalın'ın on dokuz öyküsünü bir araya getiriyor. Kısa ve uzun öykülerin yer aldığı kitap, Açıkalın'ın edebiyat yolculuğunun, şimdilik, son durağı. Bu öykülerin ortak özelliği, genel olarak acıyı işlemeleridir denebilir. "Parçalandıkça çoğalan, toplandıkça dağılan hayatlar vardır. Bazen iki şey birbirine karışır." diyen Açıkalın'ın öyküleri de bu minvalde seyreden, acı hissini tanımlamaktan ve yoğunluğunu azaltmaktan öte, bu hissin sınırlarını genişleten ve yeniden üreten öyküler

YENİ ÇIKINLAR

MICHEL FOUCAULT: GÜNCELLİĞİN ONTOLOJİSİ
Judith Revel, çeviren: Kemal Atakay, Otonom Yayıncılık, felsefe, 186 sayfa
Judith Revel'in 'Michel Foucault'su, 1968 kuşağının bu önemli isminin felsefesini anlamayı amaçlıyor. Kitap, Foucault'nun felsefi seyrini, Revel'in deyimiyle "güzergah"ını, geçirdiği aşamaları ve çağdaş Fransız ve dünya felsefesindeki yerine odaklanıyor. Judith Revel L'Ecole Normale SupÈrieure'ün eski öğrencilerinden ve Michel Foucault Merkezi üyesi. Ayrıca Fransa ile İtalya'daki Foucault otoritelerinin başta gelenlerinden. Revel, günümüzde, gerek düşünüşü ve gerekse tarzıyla hâlâ güncelliğini koruyan Foucault için, haklı olarak şöyle diyor: "Psikoloji, tarih ve edebiyatla ilgilenen ve bir edebiyatçı gibi yazan filozof."

YENİ ÇIKINLAR

ERKEKLİĞİN KİTABINDA YAZMAZ BU
ayşe düzkan, Versus Kitap, anlatı, 161 sayfa
'Erkekliğin Kitabında Yazmaz Bu', Ayşe Düzkan'ın, belli bir üne sahip erkekler ile genel olarak 'erkeklik kültürü' üzerine kaleme aldığı yazılarından oluşuyor. Kenan Evren meslektaşlarına göre neden şanslı? Ahmet Kaya ve Attila İlhan şimdi ne üzerine sohbet ediyorlardır? Eski solculuk kimlerin cv'sinde parlar bir yere sahip? İbrahim Tatlıses'in İstanbul'a neden Diyarbakır'dan fazla ihtiyacı var? Huysuz Virjin'le Fatih Aksoy ne konuda anlaşamıyor? ve Orhan Pamuk hangi romanına vefasızlık ediyor?... gibi isimler, Düzkan'ın değindiği birkaç konu. Yine kitapta, sünnet düğünleri, asker eğlenceleri ve halı saha maçları gibi, erkeklikle ilgili çok sayıda konu da yer alıyor

YENİ ÇIKINLAR

SULTAN'IN MÜHRÜ
Jenny White, çeviren: Aylin Yengin, İnkılap Kitabevi, roman, 368 sayfa
'Sultan'ın Mührü'nün olay örgüsü, 1800'lü yılların İstanbul'unda geçer. Roman, boynunda, sultanın mührüyle süslenmiş bir pandantifin asılı olduğu İngiliz bir kadının cesedinin, Boğaz'ın kıyılarına vurmasıyla başlar Cinayet, bundan birkaç yıl önce boğularak öldürülen ve faili bulunamayan başka bir İngiliz kadının ölüm vakasını çağrıştırmaktadır. Sulh hakimi Kamil Paşa, bu olayın failini bulmakla görevlendirilir. Romanın kurgusu, Canan adlı Müslüman bir kadının öyküsüyle iç içe geçmiş bir halde verilir. 'Sultan'ın Mührü', olabildiğince duygusal ayrıntılar üzerine kurulur ve bu cinayet üzerinden çökmekte olan Osmanlı'nın politik ve toplumsal yaralarını işlemeyi amaçlar.