14 Haziran 2007 Perşembe

AZIL--Hakan Gunday





Sayfa sayisi: 216
Ebat: 13,5x19,5 cm
Yayin tarihi: subat 2007
2. baski: mart 2007



Teknoloji, insanlarin davranisini, ahlakini, sosyoekonomik iliskilerini, asla geri donulmeyecek bir bicimde degistiriyor.
Soz konusu degisim, insanligin amacindan sapmasina ve dogadisi, adsiz bir turun yesermesine neden oluyor.
Insanligin bin cabayla iki bin yilda yarattigi asgari ahlak, elli yilda televizyon tarafindan cigneniyor.
Ve on yildir da internet tarafindan yutuluyor.

Bireyin yalnizligi, toplum disina cikmasiyla sonuclaniyor.
Toplum disina itilen (ya da bunu kendi tercih eden) birey, kendi dogrularini yaratip onlarla yasamaya basliyor.
Zamanla toplum ile birey arasinda genisleyen ahlak farki, ikisinin de hastalanmasinin temel nedeni oluveriyor.

Hakan Gunday "Azil"de icinde yasadigimiz toplumsal yapiya yonelen elestirisini, modern insanin “hic”lesme sorunsalini, gercek, hayal, k�bus arasindaki gecisler ile zaman ve mek�n gecislerini, yer yer sertlesen ifadelerle oyle ustalikla aktariyor ki, okuyucuyu adeta tokatliyor.

Yazdiklariyla uclari zorlayan genc yazar Hakan Gunday her ne kadar yeralti edebiyati yapmadigini soylese de, insani rahatsiz ve tedirgin edici, hem sisteme karsi olan hem de sistemle ic ice gecen karakterlerine ustalikla can veriyor.
Gunday, ana karakteri Asil’in psisik ozelligine ve dunya algisina uygun bir dili de buyuk bir beceriyle kullaniyor.
Roman boyunca cok sayida felsefi tanimlama ve tespit, ana karakterin uslubuyla siralaniyor.

CANKAYA DRAMI





Yazari :CAHIT TANYOL
Turu :TOPLUM VE INSAN DIZISI




“Bu kitabin birinci basimi Turkiye Cumhuriyeti’nin dayandigi uc ana kuvvetin; ‘ordu, ogretmen ve Cankaya’nin nasil yipratildiginin oykusudur. Ikinci basim, devletin somut gorunusu olan Cankaya’nin, 12 Eylul darbesiyle Evren Pasa ve takimi tarafindan kislaya, Turgut Ozal doneminde ise aile isletmesine donusturulmesinin seruvenini icerir. Simdi de Cankaya, devletle kavgali, devletsizligi bir iktidar modeli olarak goren, oycoklugunu milli irade ile karistiran, bireysel ozgurlugu ve dinsel inanci turbanda kilitleyen bir siyasi parti ile karsi karsiya bulunuyor."

“Milletlerin hayatinda iki tur tehlike vardir: Biri gecici, digeri kalicidir. Gecici olanlar savas ve dogal afetlerdir. Bunlar bir kusak sonra anilarda kalir. Bazi tehlikeler vardir ki, duzeltilmesine imk�n yoktur. Bunlar toplumu yozlastirir, devleti curutur. Bizde de Ozal’la beraber ulkeyi bir cokus surecine yuvarlayan bu ikincisidir. Bu nedenle devlet kavramindan habersiz bir basbakanin hem devlette surekliligi hem de degismezligi temsil eden kisilere ve kurumlara saldirmasina sasmamak gerekir. Bu bir cokus diyalektigidir. Eger devleti olusturan kurumlar boyle bir tehlikeye dur diyemeyecek kadar hirpalanmissa bu cozulusu hicbir kuvvet durduramaz.”

YUREGIM SENI COK SEVDI










Yazari :CANAN TAN
Turu :


ROMAN



"Biliyorum, imkansiz ask bu! Ama hukmedemiyorum kendime..." demisti Murat. "Cunku, yuregim seni cok sevdi!.."

Ardindan da dizelere dokmustu sevdasini.

"Yuregim seni cok sevdi
O yurek talan
O yurek yangin yeri
O yurek sen istiyor
Bir tek seni..."

Asli ile Murat’in Istanbul-Bursa-Amerika ucgeninde yasadiklari destansi askin oykusu... Herkesin kendinden bir sey bulabilecegi kadar gercek...

STEPHEN KING “CEP”




Eger gunun birinde birisi cep telefonu ile dunyanin sonunu getirecek bir sinyal gonderse basimiza neler gelecegini biliyor muyuz? Artik emekliye ayrilmasi beklenirken King, guncel bir konuyu ele alarak tum dikkatleri yine ustune cekmeyi basardi.

Hizli bir tempoyla baslayan roman son sayfasina dek okuyucuyu soluksuz birakiyor. Stephen King yeni romaninda son yillarda tum dunyada bir salgin haline gelen cep telefonu gibi guncel bir konuyu ele aliyor ve bunu hizli tempolu, kan golune donusen bir kitle katliami kurgusuna donusturuyor. King’in inanilmaz dus gucu yine okuyuculari buyuleyecek.

Bir cizgi roman yazari, saskin bir cocuk ve kedisiyle birlikte yasayan bir adamin ortak noktalari nedir? Bu uc kisi cep telefonu kullanmadiklari icin insanligi yok eden korkunc bir yazginin kurbani olmadiklarini modern cagin frekans denilen illetinden etkilenmediklerine inaniyorlar.

Gerilim romani sevenlerin kesinlikle okumalari gereken bir eser olan “Cep” her ne kadar korku romani olsa da King severler icin tam bir tatil kitabi!

KUTUPHANE HAFTASI

Kitabin yararlarinin anlasilmasi ve sayilarinin cogalmasi sonucu kitapliklar olustu. Kitapliklarin gelismesi ile kutuphaneler meydana geldi. Herkesin yararlanmasi okumasi, basvurmasi icin kurulan, icinde kitaplar bulunan binaya kutuphane denir.

Mill� Egitim Bakanligi, Mart ayinin son pazartesi gunu baslayan hafta­nin Kutuphane Haftasi olarak degerlendirilmesini kararlastirmistir. Hafta suresince kutuphanenin onemi anlatilir. Kutuphaneciligin sorunlari kamu oyuna duyurulur. Halk, kutuphanelerin gelismesi icin bilinclendirilir. Okullarimizda kutuphanenin yararlarindan soz edilir. Kutuphanelerde uyulmasi gerekli kurallar ogretilir.



Kutuphaneler eski caglardan beri insanligin hizmetindedir. Eldeki bilgilere gore ilk kutuphane, Asurlular zamaninda kurulmustur. Osmanli imparatorlugu doneminde de kitaba ve kutuphaneye onem verilirdi. O donemden zamanimiza kadar gelen buyuk kutuphaneler vardir.
Yurdumuzun belli basli buyuk kutuphaneleri sunlardir : Istanbul’da Suleymaniye ve Beyazit Devlet Kutuphaneleri. Ankara'da Mill� Kutuphane, Millet Meclisi Kutuphanesi, Orta Dogu Teknik Universitesi Kutuphaneleridir. Bunlardan Mill� Kutuphane, 15 Nisan 1946 tarihinde kuruldu. Acilis tarihinde icinde iki kitap bulunan bu kutuphanemizde bugun 620 bin kitap vardir. Kutuphanelerimizdeki kitap sayisi yaklasik 6 milyon kadardir.

ATATURK'un uSaGi







Ataturk'un icki icmesine en cok kim mudahale ederdi? Mustafa Kemal'in yakin cevresinde bulunan asalaklar kimlerdi? Iste bu ve buna benzer sorular, Ataturk'e en yakin birinin kaleminden...Okudukca sasiracaksiniz, hayrete duseceksiniz...



Cemal Granda… Ataturk’un Usagi… Hizmetine girdigi 3 Temmuz 1927'den, olumu olan 10 Kasim 1938'e kadar Ataturk’un yanindan hic ayrilmadi. 12 yil boyunca Ataturk’un unlu sofrasinin konuklarini, devlet baskanlarinin ziyaretlerini, Ataturk’un kederlerini, sevinclerini en yalin haliyle gozlemledi.
Sonra da bunlari kaleme aldi.
Cemal Granda'nin anilari 1972 yilinda Hurriyet tarafindan basilmisti. 33 yildir yayinlanmayan anilar simdi yayin hayatina yeni atilan Kristal Yayinlari tarafindan okuyucuyla bulusuyor..
KITAPTA NELER VAR NELER?
-Ataturk’un, “Kemal” adini “Kamal” diye degistirdigini biliyor muydunuz?
-Tum yurt gezilerinde her turlu masrafi kendi cebinden odedigini biliyor muydunuz?
-Ataturk, bir gece sofrada dostlariyla sohbet ederken hizmetlilere donup neden “Butun elbiselerimi yakin” emrini vermisti?
-Ataturk Dr. Resit Galip’e neden kafatasi olcusunu aldirdi? Ata’nin kafatasi olcusu kac cikti?
-Nutku hazirlarken uc gun uc gece uyumadan calistigini biliyor muydunuz?
-Kendisini cok kizdiran Dr. Resit Galip’i sofrayi terk etmeye davet eden Ataturk, Resit Galip bunu reddedince ne yapmisti?
-Resmiyetten sikilan Ataturk, bir gece yarisi Dolmabahce Sarayi’ndan gizlice disari cikinca Istanbul Valisi sabaha karsi onu nerede bulmustu?
-Ataturk bir gun neden “Biz de bir zamanlar marifetmis gibi evlenmistik” demisti?
-Neden Ismet Inonu’nun cocuklarina mirasindan odenek birakmisti?
-Milli Egitim Bakani atadigini bildirdigi aksam, Dr. Resit Galip’i neden iki askerle gures tutmaya zorlamisti?
-Maresal Vorosilov’un Turkiye ziyaretinde, Cumhuriyet Halk Firkasi Genel Sekreteri Recep Peker’i Stalin’in muadili sanmasi, Peker’in basini nasil yedi?
-Ataturk, bir gece iddia uzerine tabancasini cekip koskteki avizelerin ampullerini nasil vurdu?
-Ataturk, sofra sohbeti sabaha dek uzayinca manevi kizi Zehra’ya nasil sabah ezani okuttu?
-Usaginin diger hizmetlilere sakayla “Selanik’ten ciksa ciksa Yahudi cikar” dedigini duyan Ataturk, aksam sofrada buna ne karsilik verdi?
-Yakin arkadasi ve korumasi Recep Zuhtu metresini vurunca Ataturk ne yapti?
-Usaginin ev alirken tapuda rusvet vermek zorunda kaldigini duyan Ataturk nasil tepki verdi?
-Istanbul Valisi Ustundag ekmege zam yaptigini haber verince nasil kuplere bindi?
-Nazim Hikmet hapisteyken koskteki gramofonda plagi calinca Ataturk sair hakkinda neler soyledi?
-Masonlugu kaldiran Ataturk, genclik yillarinda kendisinin de mason oldugunu nasil anlatti?
-Ingiltere Krali 8. Edward’in, Turkiye ziyaretine birlikte geldigi Madam Simpson yuzunden tahti terk edecegini Ataturk nasil tahmin etmisti?
Elinizden birakamayacak, bir solukta okuyacak, Ataturk’u daha yakindan ve icimizden biri olarak taniyacaksiniz…
ISTE ANILARDAN BIR DEMET
Kitapta yeralan anilan cok ilginc. Iste bu anilardan bir demet...
...Yalniz bir gece Kazim Ozalp’in evinde tam yirmi sekiz kadeh kokteyl ictigini hatirlarim. Bunun adi Napoleon Kokteyli idi. Bir miktar cin, bir miktar vermut, bir miktarda Seribrandi likoru ile yapiliyordu. Bunlarin disinda alistigi ickiyi degistirmemistir.
Her gece icen Ataturk, gunduzleri alkol kullanmaz, yalniz cok sicak gunlerde bir iki bardaktan fazla olmamak uzere bira icerdi. Bu yuzden kimse Ataturk’e gunduzleri icki icmek icin israr etmez, en koyu aliskanlar bile aksamin olmasini iple cekerdi. Buyukdere gezisi o ender gecelerden birine rastlamis ve halkin gosterisi karsisinda cosan Ataturk, icki faslini farkinda olmayarak sabaha dek surdurmustu.
CEVRESINDEKI ASALAKLAR
Ataturk’un sofracisi oldugum icin cok temiz giyiniyordum. Elbisem her zaman utulu, beyaz gomlegim kolali, iskarpinlerim rugandi. Davetlilerden bircogu sikligimi kiskanir ve giyimimi benzetmeye yeltenirlerdi. O zaman bircok bakan ve milletvekili bile papyonlarini bana baglatirlardi. Umumi k�tip Hasan Riza Soyak, Rize milletvekili Hasan Cavit, ozel kalem memuru Lutfi Bey, giyim devrimine kendilerini uydurmaya calisanlar arasindaydi.Cumhuriyet yeni kurulmustu. Cok kimse giyim devrimini kavrayamamis ya da henuz benimseyememisti. Aralarinda talihsiz, cahil olanlar da vardi. Fakat kisa zamanda yasadiklari ortama uymasini biliyor, en centilmen diplomattan daha centilmen kesiliyorlardi.
Bunlarin bazilari okuma yazma bile bilmedikleri halde evlerine cok buyuk kitapliklar yaptirmislardi. Ornegin Ataturk, bir atlas ya da kitap aradigi zaman, kitapliktan biz gider, bunlari cikarirdik. Ataturk’e onlar kendileri bulmus gibi goturup verirlerdi. Iclerinde cok zekileri de vardi. Ataturk her hangi bir emir verse, onlar bunu istedikleri sekle sokar, kendilerine isten pay cikarirlardi. Oysa bu isleri zavalli memurlar usaklar gorur, hazira onlar konar, her zaman her yerde parsayi onlar toplardi. Her zaman gezilere onlar gider, hepsi birer silahsor kesilirlerdi.
Fakat butun bunlar Ataturk’un hic gozunden kacmaz, onlari inceden inceye alaya alir, bazen karsilik veremeyecekleri bir soru yagmuruna tutar, karsisinda nasil ecel terleri doktuklerini hazla seyrederdi. Dalkavuklara, laf ebeligi yapanlara cok kizardi. Cok gecmeden bir punduna getirerek, yaptiklarinin acisini onlardan cikarmasini bilirdi.
Hirpalayacagi, ya da alaya alacagi kimseleri sik sik sinava cekisine taniklik etmisimdir.
Ataturk’un sasirtici sorulari ve mantik oyunlari karsisinda bunlarin dokulusleri gorulecek seydi. Zaten O’nun sorularina tam cevap verecek adam az bulunurdu. Hepsi birer zek� oyununa dayaniyordu. Kimse altindan kalkamazdi.
ICKISINE KARISANLAR
Ataturk’un icki icmesine karsi olanlarin basinda umumi k�tip Yusuf Hikmet Bayur geliyordu. Bayur- her halde Ataturk’u hepimizden cok sevdiginden olacak-O’nu ickisinden caydirmak icin turlu bahaneler bulur, fakat hic birini basaramazdi.
Ataturk cok icmezdi. Ictigi zamanda icmesini bilirdi. Acele etmezdi, konusarak, sohbet ederek, yavas yavas icmeyi severdi. Olcuyu kacirmazdi. Sarhos oldugunu bir kez bile gormedim. Taskin bir hareketine rastlamadim.
Boyle oldugu halde Hikmet Bayur’la aralarinda sik sik tartismalara tanik olurdum. Hemen her sabah tekrarlanan bu tartismalardan Bayur’un yenilgiye ugradigini uzulerek gorurdum.
Hikmet Bayur, erken saatlerde Ataturk’e gelir, o gunku ajans bultenlerini getirir ve kendisinden emir alirdi. Ataturk’un yorgun halini goren Bayur dayanamaz:
-‘‘ Pasam, yine renginiz yerinde degil, cok yorgun ve bitkinsiniz. Su ickiyi bu kadar icmeseniz daha iyi olur.’’derdi.
Bu karismaya Ataturk’un cani sikilir ama hic belli etmemeye calisarak:
-‘‘A Hikmet Bey, ben rakiyi simdi degil, daha Harbiye talebesiyken icerdim. Bugune kadar da hic zararini gormedim,’’diye karsilik verirdi. Bayur bunun da altinda kalmazdi:
-‘‘ Muhterem Pasam, bu gun belki zararini gormediginizi sanirsiniz, fakat yarin goreceksiniz. Siz bu memlekete lazimsiniz. Kendinize acimiyorsaniz bari bu millete aciyin. Bu millet sizin varliginizla vardir. Ne olur su ickiyi az icin.’’
Ataturk bu sozleri hep gulumseyerek karsiladi. O da Hikmet Bayur’un icinde bir kotuluk olmadigini, kendisini herkesten cok sevdigini biliyordu. Fakat bir gun canina tak demis olacak ki, Hikmet Bayur yine ickiyi kotuleyen konferansina basladigi sirada birden bire sozu baska yana cevirerek:
-‘‘ Bu gunku isler arasinda neler var bakalim?’’ diye sordu.
Ataturk o an yine sinirlendigini belli etmemisti ama kararini vermisti. Bu icki aleyhtari konferanslara artik bir son verecekti. Uc gun sonra mesele anlasildi. Aksam sofrada Ataturk, Hikmet Bayur’la beraber hepimizi sasirtan su haberi veriyordu:
-‘‘ Hikmet Bey, seni Kabil’e sefir yapalim. Git, oralari gor; hatta gerekirse Hindistan’a kadar git. Oralar hakkinda bilgi edin. Oku, ogren ve ilim getir. Bize bu yolda faydali ol,’’dedi.
Bu suretle Hikmet Bayur’un Kabil buyukelciligine atanma emri verilmis oluyordu. Hikmet Bayur hareketinden once veda icin Koske geldi. Ataturk, onu salonda ayaga kalkarak karsiladi. Giderken de kapiya kadar elini omzuna koyarak ugurladi. Bayur birkac gun sonra ayrilarak Kabil’e gitti.
Bana oyle geliyor ki, bu atanma, Bayur’un yurda hizmet kaygisi, yalansiz olarak Ataturk’e icki icmemesi ogudu ve icmesine engel olma hareketinden ileri geliyordu. O Hikmet Bayur ki, sevgisini, saygisini hic eksik etmedigi Buyuk Adama ‘Icme Pasam’ sozunu ilk soyleyebilmek cesaretini gostermis, fakat bunu cok sevdigi Ataturk’un yanindan uzaklastirilmak cezasiyla odemisti. Nitekim Hikmet Bayur hakli cikmis, Ataturk de sonunda ickinin fenaligini anlamis, fakat is isten gecmisti.
ARMSTRONG AZ BILE YAZMIS
Armstrong ADLI BIR YAZAR Ataturk hakkinda yazdigi bir kitapta, O’nun icki �lemlerine de deginerek olumsuz ve yakisiksiz yuklemelerde bulunuyordu. Hukumet o zaman bu nedenle kitabin yurda sokulmasini yasaklayan bir karar bile almisti. Bir sabah Cankaya Kosku’nun salonunda Ataturk kahvesini icerken, Hikmet Bayur, elinde bir kitapla geldi. Bayur, o donemde Cumhurbaskanligi umumi k�tibiydi. Ataturk’e Hikmet Bayur’un geldigini haber verdik. Ataturk’un karsisina ilisen Hikmet Bayur’un halinde bir tuhaflik sezinlemistik. Ataturk’e cok onemli bir meseleyi soylemekle soylememek arasinda duraksadigi anlasiliyordu.
Ataturk, bakislariyla kitabi isaret ederek:
-‘‘ Okuyun bakalim Hikmet Bey. Bakalim ne yazmis?’’dedi.
Anlasilan Ataturk’un, Hikmet Bayur’un elindeki kitaptan onceden haberi vardi.
Hikmet Bayur cok guzel Ingilizce bilirdi. Sadece Ingilizce konusmakla kalmaz, Ingiliz edebiyati hakkinda da genis bir bilgiye sahipti. Hemen Ingilizce kitabi acip, ceviri yapar gibi degil de, sanki Turkce yazilmis bir kitabi okumanin rahatligi icinde Turkce okumaya basladi. Ataturk’u bazen kaslari catilarak, bazen hayret belirtisiyle Hikmet Bayur’u dikkatle dinliyordu.
Armstrong, Ataturk’un icki �lemlerini oldukca agir sozcuklerle anlatiyor, fakat buna iliskin bolumun sonunda, ‘Boyle oldugu halde yurdunu ve ulusunu ilgilendiren her hangi bir olay cikti mi, hemen ickiyi ve eglenceyi bir yana birakip, aslan gibi kukreyerek pencesini o olayin uzerine atmasini bilir,’ demekten de kendini alamiyordu.
Ataturk, kitabin burasinda soze karisti. Biz, kizacak,’ Kapat su kitabi, yeter. Halt etmis bunlari yazmakla!’ diye bagiracagini sanip korkmustuk. Oysa Hikmet Bayur’a soyle dedi:
-‘‘ Bu kitabin yurda sokulmasini yasaklamakla Hukumet hataya dusmustur. Bu zat bizim yasadigimiz safahati eksik bile yazmis. Bu eksikligi ben tamamlayayim da, kitaba eklensin, memleket de kitabi okusun’’
Sonra Hikmet Bayur, yeniden kitabi kaldigi yerden okumaya basladi. Ataturk, yine buyuk bir dikkatle dinliyordu. Bir baska bolume gecilmisti. Hikmet Bayur’un birkac sayfa atladigini fark eden Ataturk:
-‘‘ Ne var ki o kisimda, sayfalari atladiniz?’’ diye sordu. Hikmet Bayur, cekingenlik icinde: ‘pasam, izin verirseniz burasini okumadan geceyim’ dedi.
Ataturk iyice meraklanmisti:
-‘‘ Nedir yahu, bu atlamak istediginiz? Adam ne soylemis, ne yazmissa hepsini bilelim. Okumaya devam…’
Ataturk okutmakta israr, Bayur okumamakta inat ediyorlar, aralarinda sessiz bir ckisme geciyordu. Ataturk sonunda biraz sertce:
-‘‘ Ne diyor bu adam bizim icin? Hakaret mi ediyor? Hayvan mi diyor?’ diye sordu.

Hikmet Bayur bu sozler uzerine iyice sasirdi. Cumleleri kekelemeye basladi. Artik kacamak yol
kalmamisti onun icin. Okumaktan baska caresi yoktu.
-‘‘ Pasam,’’ dedi.’’ Sizin Kastamonu’da sapkayi basiniza ilk giydiginizi anlatirken agir kelimler kullanmis.’’
Ataturk, Armstrong’un bu sozlerine kizmak soyle dursun, neselenmisti bile.
-‘‘ insanlara bazen hayvan sifatlari takar, aslan gibi deriz. Bu da onun gibi. Cani istemis, boyle dusunmus bizi. Neyse fena degil. Haydi, okuyun, daha neler var icinde bakalim? Bayagi eglenceli kitap,’’ dedi.
Ataturk’un ne buyuk hosgoru sahibi oldugunu o gun bir kez daha anlamistim. Buyuk bir olgunluk icinde olaylarin isigi altinda kendi deger olculerini, gorusunu, gecmis olaylarin isigi altinda kendi deger olculerine vurarak kiyasliyordu.
UYKU DUSMANI
Ataturk uykuyu sevmezdi. Uyanik gecirdigi zaman, uykuda gecirdiginden cok fazladir. Bir insan yasamina sigdirilamayacak gibi imk�nsiz gorunen buyuk isleri basarisi, bu yuzden kolay olmustur.
Ataturk, yirmi dort saatlik yasantisinin hicbir zaman bir programa sigdirmak istememis, ani kararlarla o anda aklina gelen seyi yapivermistir. Savastan ve Cumhuriyet’in kurulmasindan sonra da memleket isleri yoluna girdigi donemde de, sinirli bir yasamin icine girmemistir. Daima dinc ve uyanik tutmaya calistigi asap ve enerjisi de O’nu uyutmazdi.
Ataturk’un yaradilisi da, cerceveli bir yasama girmesine engel olmustur. Gerek Cankaya’da, gerekse Dolma bahce’de oturdu siralar, gezilerinde, halk arasina serbestce girip cikmasinda belirli bir program uygulamamistir. Uykunun dostu degil, adeta dusmaniydi diyebilirim. Unlu ‘Sofa’si bu nedenle sabahlara dek surer, davetliler birer ikiser cekilip gider, O ise sabah gunesini gormeden yatagina girmez uyumazdi.
Bir gece sabaha karsi, sofradakiler dagildiktan sonra kendisine yatmasi icin adeta yalvaran Basyaver Cevat Abbas Gurer’e, uykuda gecirdigi zamana acidigini soyleyerek soyle demisti:
-‘‘ Hayat pek kisa. Cocukluk ve mektep hayati bir kismini alip goturuyor. Geriye kalanini da uyku yariya indiriyor. Uykusuzlugu giderecek ve vucuda gerekli dinlenme gidasini verecek komprimeler icat olsa ne iyi olurdu. Fakat bir gun bu da olacaktir. Nitekim tip ilimi, kimya, uyutmak icin cok guzel ilaclar yapmaya baslamistir.’’
Ataturk’un uykuya karsi bu alerjisi, askerlik doneminden kalmis. Canakkale’den beri yaverligini yapan Cevat Abbas soyle anlatirdi:
-‘‘ Ataturk muharebe sahalarinda katiyen uyumazdi. Siper muharebelerinde de tetik yatmak kaydiyla seyyar karyola elbiseyle uzanir, bir gozu acik, bir gozu kapali uyurdu. Tabii buna uymak denirse. Kafkas Cephesinde Buglan Gidigi muharebelerine yetismek icin otuz alti saat hayvan sirtindan inmeden yuruyus yapmis ve iki gun hic gozunu kirpmamistir. O aci mutareke gunlerinde uykusuzlugu surekli olan Ataturk, 19 Mayis 1919’da Samsun’a ayak basisindan Lozan Barisinin imzasina dek gece uykusu gormedi diyebilirim.’’
UYKUSUZLUK REKORU
Ataturk icin ‘ickiyi birakamaz’ diyenler, acaba bir gun gelip aldanacaklarini hic dusunmemisler midir? O’na ickiyi biraktirmak isteyenler, o zaman kim bilir nasil sasirmislardir. Evet, bu kadar icki kullanan ve ondan ayrilmaz gorunen adam, uc ay hic raki icmeden durabiliyor.
Ataturk hic Kimsede bulunmayan buyuk bir irade gucune sahipti. Eglenmesini de, icmesini de, calismasini da cok iyi bilirdi. Buyuk Nutku’nu yazarken ben bunun tanigi oldum. Aksamlari yine sofraya kuruluyor, herkes karsisinda yiyor, iciyor; fakat O, agzina bir damla bile icki koymuyordu. Hatta yemek yerken herkesin icisini gulumsemeyle seyredisi hala gozumun onundedir. Oysa ben, ickiye aliskin insanlarin bir gun bile icmeden duramayacaklarini sanirdim. Ataturk’un tam uc ay kendi istegiyle ickiye boykotuna benimle birlikte tum cevresindekiler de sasip kalmislardi. Bu da O’nun gorev askini ve sorumlulugunu, aliskanliklarinin ve begenilerinin de ustunde tuttugunun en guzel orneklerinden biridir.
Ataturk’un sevdigi ve guvendigi insanlardan otuz bes yillik arkadasi Izmit milletvekili Sureyya Yigit, bir anisinda sunlari yazmisti:
-‘‘ Ataturk, buyuk isler hazirlarken asla alkole ilgi gostermezdi. Nitekim Erzurum’dayken biz icerdik. O icki teklifimizi kabul etmez, kahve icmekle yetinirdi. Korkunc derecede bir irade gucu vardi. Ickiyi irade zaafindan degil, dupeduz sarhos olmak icin icerdi.’’
Cankaya Kosku’nde Buyuk Nutku’nu hazirlarken hic icki icmedigi gibi, kirk sekiz saat hic gozunu kirpmadan yazi dikte ettirisini de hatirlarim. Oyle ki, yazi yazmaktan yorulan degisiyor, fakat O, binlerce belge arasindan ayirdigi notlariyla buyuk eserini tamamlamak icin uykusunu bile vermekten cekinmiyordu. Boyle zamanlarda, yazdiklarini sofrada arkadaslarina okutur, sonra yine eski koskun calisma odasina gecer, k�h oturarak, k�h ayakta calismalarini surdururdu. Nutuk, calismanin, insan gucunun nasil ustune cikisini gosterdigi icin, ayri bir onem de tasimaktadir.
Ataturk’un hic uyumadan uc gun durabildigini de, gormus ve gozlerime inanamamistim. Cephe de degildik, savas da yoktu. Uykusuzlugu gerektirecek onemli bir olayla da karsi karsiya bulunmuyorduk. Fakat O, bir ise, ama ciddi bir ise basladi mi, onun sonunun geldigini gormeden asla rahat edemezdi.
Ataturk, calismalari sirasinda yer ve zaman ogeleriyle ilgili degildi. Nerede ve hangi sartlar altinda olursa olsun, yurt cikarlarini kapsayan bir gorev belirdi mi, onu yerine getirmeye calisirdi. Gezileri sirasinda trende, ya da otomobil icinde evrak actirarak calistigi coktur. En keyifli eglene aninda sofrada bile karsisinda gorevlilerden birini gordu mu, sohbeti, konusmayi hemen yarida keser, ‘Beni mi istiyorsunuz?’ diye kalkip giderdi. Ulke islerini her seyin ustunde tutardi. Eline aldigi herhangi bir isi de yarim birakmaz, bitirmeden rahat edemezdi. Bazen hic durmadan okudugu, kirk sekiz saat araliksiz calistigi da olmustur. Cankaya Koskunde eline gecirdigi bir tarih kitabini bitirmek icin iki gun, iki gece hic yataga girmemis, sezlongda dinlenmekle yetinmisti. Yalniz kaldigi, ya da okudugu zamanlar masaya pek iltifat etmez, koltuga bagdas kurup oturmayi daha cok severdi.

Tarihle ugrastigi siralarda. Ataturk icerde calisiyor, ben kapida oturmus bekliyordum. Ara sira uyumamak icin banyoya girip, yuzume su vuruyor, sonra anahtar deligine gozumu uydurup, bir post uzerinde yuzukoyun uzanip Nutku hazirlayan Ataturk’u gozetliyordum. Saat sabahin besine geliyordu. Uykumu dagitmak icin elime bir kitap almistim. Adi ‘Izmir’in Isgali’ idi. Cok merakli olan bu kitaba kendimi kaptirdigim halde, tum ugrasim bosa gitmis, safak sokerken dayanamamis, yorgunlugun etkisiyle uyuya kalmisim.
Bu sirada Ataturk zile basmis, fakat ben koltukta derin bir uykuya daldigim icin uyanamamisim. Zille uyandiramayinca, kendisi cagirmak zorunda kalmis. Bir de baktim ki, kapiyi aralamis:
-‘‘Celebi, Celebi.’’ Diye sesleniyor.
Hemen yerimden firladim:
-‘‘Pasam. Emriniz…’’ diyebildim.
Ama bendeki korkuyu varin siz hesap edin. Bagiracak, parlayacak diye odum kopuyordu. Ellerimi onume kavusturmus, bekliyordum. Fakat nedense kizmadi. Gayet sakin yuzume bakarak:
-‘‘ Bana bir kahve getiriniz,’’dedi.
Soyleyecek hicbir sey kalmamisti. Sadece kekeleyerek,
-Pasam, uymadim. Kitap okurken icim gecmis.’’diyebildim.
Gidip arkadaslari kaldirdim. Hizmeti devrettim ve yatmaya gittim.
Aksam nobet sirasi yine bana gelmisti. Ucuncu gecedir ki, Ataturk gozunu kirpmiyordu. Kutuphanede yere serili bir postun ustune uzaniyor ve calisiyordu. Notlarin arasina gomulmustu. Yerler tarih kitaplariyla doluydu. Sadece dus yapiyor, kurulanip tekrar odaya kapaniyordu. Yemegi bile kutuphaneye getiriyorduk. Yuzu hafif suzulmus gibi geldi bana.
Cankaya Kosku’nde sofra kuruldu. Bu on alti kisilik bir sofraydi. Konuklar gelerek yerlerini aldilar. Sabah ki uyku olayini unutmustum bile. Tam icki fasli basladigi zaman, konuklara donerek:
-‘‘ Bu cocuk dun gece sabaha kadar beni bekledi,’’dedi.
Birden koltuklarim kabardi, onume baktim. Konuklar bana biraz da kiskanclikla bakarken Ataturk:
-‘‘ Oyle ama sabaha karsi uyuyarak beklemis,’’ demez mi?
Sonra ‘‘Senin uykusuzluga tahammulun yok’’ diye alay etmeye basladi. Canim cok sikilmisti. Onceleri ‘Celebi isini bilir Pasam,’ diye beni oven konuklar da hep birden gulmeye basladiklarindan utanc icinde kivraniyordum. Icimden kendi kendime nasil da kiziyordum. Saat sabahin besine kadar uyuma da, ondan sonra uyu.
Bu olay bana ders oldu. Ataturk’un o tarihten sonra uc gun suren buyuk uykusuzluk gecirdigini hatirlamiyorum. Fakat gec saatlere dek kaldigi vakitler de butun dikkatimi kullanarak uykuyu aklima bile getirmemeye calismisimdir. O birkac dakikalik uyku, bende unutulmaz bir ani birakti. Buyuk adama hizmetin zor oldugunu bir kez daha anlamis oldum.

Omuz omuza savastiracak kitaplar

Bir Canakkale Destani Sehadetname

Halide Alptekin
Yitik Hazine Yayinlari
Olum ile hayat, esaret ile hurriyet arasinda kil kadar mesafenin kaldigi bazi zamanlar vardir. Vatani korumak icin vatanin binlerce kilometre otesinden gelindigi ve burada kalindigi zamanlar...
Boyle bir zamanda yola cikar Istanbul Sultanisi'nden elli yigit genc. Geride gozu yasli analar, babalar ve y�rlarini birakirlar. Canakkale'de kipkirmizi acan birer Cennet gulu olurlar sonra; ardindan okullari sari ve siyaha boyanir. Mezar taslarina yazilamasa da isimleri, tarihin kara sayfalarina altin harflerle kazinir. Ve Sultani'den alamadiklari diplomayi cephede alirlar. Bu belge vardiklari mertebenin de nisani olur: Sehadetname...
Onlar sadece Istanbul Sultanisi'nin yigitleri degildir, bu vatanin yuz otuz iki ayri kosesinden cepheye kosan Mehmetciklerdir. Memleketleri; Musul, Adana, Uskup, Erzurum, Van, Bagdat, Bursa, Selanik, Diyarbakir, Mekke, Sivas... degildir, artik Canakkale memleket olmus, vatan Canakkale'ye emanet edilmistir.
Elinizdeki roman, sayilari iki sehir nufusunu bulan kahramanlarin "bu topraklar icin topraga girisinin" destanidir.
Cunku biliyoruz ki memleketimiz neresi olursa olsun biz Canakkaleliyiz.


Canakkale'de Sahlananlar
Destan Yazan Yigitler ve Analar
Vehbi Vakkasoglu
Nesil Yayinlari
Canakkale’de yasananlar, sadece kuru bir “savas” kelimesiyle aciklanamaz. Orada yasananlara ancak bir milletin “sahlanisi” denebilir. Osmanli torunu yigit Mehmetcikler, yureklerindeki iman gucuyle dunyanin “Super Guc”lerine meydan okumuslardi Canakkale’de.
Hz. Ali’nin Hayber Kalesi’nin kapisini sokerken sahlanisi gibi sahlanmisti Seyit Onbasi… O sahlanisla 276 kiloyu sirtlanmisti. O sahlanisin tesiriyle Mustecib Onbasi, bir denizaltiyi, periskopundan, hem de top atisiyla yakalamisti.
Sehit analari, ogullarini “Ya sehit ol, ya gazi; yeter ki bu vatana dusman ayak basmasin” diye gondermisti cepheye… Kahraman hanimlar da eslerini cepheye bizzat kendileri ugurlamis, sehadet haberleri geldiginde de aciyi kalplerine gommus, aziz hatiralari icin her ogun bir tabak da onlar icin indirip kaldirmislardi sofraya… Zaferi kazandiran yigitler kadar analar da destanlar yazmisti Canakkale’de… Canakkale destani, kanla ve gozyasiyla yazilmisti.


Canakkale Yolunda
Gabriel Domergue
Babiali Kultur
“Almanya’yi yenmemiz icin onu cember icine almamiz, cembere almamiz icin de Ruslarla ittifak yapip Canakkale’den serbest gecisi saglamamiz gerekiyor. Boylece, Turkleri yenmek ve baskentlerini fethetmek zorundayiz.”
Bu kitap, 1915 yilinin dunyayi kasip kavuran savas ortaminda, bir Fransiz gazetecinin Balkanlar’dan Canakkale’ye kadar uzanan cephelerde tuttugu gunlukten olusmaktadir.
Fransiz savas muhabiri Gabriel Domergue, kaleme aldigi bu gunlukte, Ingiltere, Fransa, Rusya ve daha sonrasinda Italya’nin Osmanli karsisindaki, savas stratejilerinin yani sira bu milletlerin Turklere bakislarini anlatmaktadir.
Savasin yapmacik bir yani olmadigini vurgulayan yazar, bir yabanci oldugu halde Turklerin asil ve kahraman bir millet oldugunu dile getirmekte ve maceraperest bir avuc Jon-Turk tarafindan kandirilarak savasa suruklendiklerini de ozellikle belirtmektedir.



Canakkale
Mehmet Isik & Murat Tuna
Yakamoz Yayinevi
Yarim milyon can dustu yere..Savasin en aci yerinde duruyorlardi simdi.
Gozyasinin kana karistigi anda, artik olumden baska bir secenekleri kalmamisti.
Bir yanda, binlerce kilometre uzaktan gelen ve neyle karsilasacagini henuz bilmeyen askerler, ote yanda ise yasadigi yeri korumaya ant icmis vatanseverler vardi..
VATANIN TANIMI, BU SAVASLA BIRLIKTE YENIDEN YAPILDI...





Turk Romaninda Canakkale Muharebeleri
Celal Mat
Akcag Yayinlari
Suphesiz “Canakkale”; sairin “Gokten ecd�d inerek opse o pak alni deger.” dedigi Turk milletinin, “bir hil�l ugruna” yazdigi “tarihe sigmayan bir destan”; “yok”lugun “var”lik yolunda ebediyete v�sil oldugu; vatan, bayrak ve millet ugruna verilen her canin ve akitilan her kanin, sonsuzlukta yankilandigi bir abide; Turk insanindaki yuksek ruh ve kudretin, tarihte emsali gorulmemis olcude tebaruz ettigi bir sahikadir.
Iste konusundaki ilk ve tek akademik eser olma ozelligine sahip bu kitap, yukarida sozu edildigi uzere Turk milletinin sahlanarak yeniden tarih sahnesine ciktigi Canakkale Muharebelerinin, Turk romanina olan yansimasini ortaya koymayi amacliyor..

Canakkale 1915 - Olume Kosanlar
Recep Sukru Apuhan
Timas Yayinlari
O gun, siperlerimizde akillara durgunluk verecek kanli bir bogazlasma vardi. 30. Alay’dan bize kayiplariyla huzunlu, zaferiyle gururlu bir bayrak kaldi.
Bu kitapla butun yonleriyle gozler onune serilen Canakkale Savasi’ni gun gun yasayacak, kendinizi siperlerde Mehmetcigin yaninda hissedecek, heyecan, gurur, huzun ve zevkle okuyacaksiniz…
Bu kitap; vatani korumak ugruna olume kosanlarin, Canakkale’de 1915 yilinda tarih yazan kahramanlarin oykusunu anlatiyor.
Ingiliz, Fransiz, Anzak resmi arsivlerinden, Osmanli arsivlerinden, Mehmetciklerin anilarindan, komutanlarin raporlarindan yararlanarak kaleme alinmis, CANAKKALE'nin her yonunu anlatmak amaciyla arsiv belgeleri, hatiratlar ve diger kaynaklar taranarak hazirlanmis, Turkiye'de ilk defa yayinlanan fotograflarla zenginlestirilmis bir kitap...

Canakkale Savaslari ve Savas Alanlari Rehberi
Burhan Sayilir
Siyasal Kitabevi
Turk tarihinde onemli bir yere sahip olan Canakkale Savaslari'nin anlasilmasini kolaylastirmak, savasin gectigi yerlerin derli toplu bilgilerle gezilmesini saglamak icin, boyle bir calismanin yararli olacagi kanaatine varilmistir.
Bu calismada, sadece anit, mezarlik ve sehitliklerin tanitilmasiyla kalinmayip, yasanan muharebeler, askerlerin beslenme, barinma, saglik gibi icinde bulunduklari kosullar konusunda da ziyaretcilerin bilgilendirilmesi hedeflenmistir. Rehber, bugune kadar bu konuda yapilmis calismalar icinde Anadolu tarafindan genis capli bahseden ilk calisma olmasi acisindan da onemlidir.

Turk Kurmay Subaylarinin Gozuyle Canakkale Savasi
Burhan Sayilir
Salyangoz Yayinlari
Turkler gibi medeniyet sahibi olmayan bir milletin elinde bulunan Avrupa'nin bu son kalesine Hiristiyanlar tarafindan hucum ediliyor.
Eger Ingilizler ve muttefikleri bunu basarirlarsa, bu fethedilmis bir ulkenin pesinden kosan fatihler gibi burayi elde tutmak icin degil, belki ilk kivilcimi 1792'de Fransa'da parildayan medeniyet isiklarini Asya'nin karanlik koselerine sokmak icindir. Hayalimizin ufkunda gozden uzak Bagdat'in sisler icinde gizlenmis goz alici manzarasi canlaniyordu. Britanya'nin en taninmis devlet adamlarinin zihinlerinden yuz sene once dogmus olan bu siyaset, bugun Canakkale'de yasanmakta olan savas ile de ilgiliydi. Temel sart ise, Ingiltere'nin bu savasta galip gelmesidir. Bunun ne kadar temel bir sart oldugunu, vazgecilmez oldugunu, bugunku nesil gerektigi gibi takdir edemez. Eger Ingiltere'nin askerleri, Gelibolu Yarimadasi'nda basarisizliga ugrayacak olursa, Ingiliz gunesi Turkiye'de, Misir'da, Hindistan'da kisaca butun Dogu'ya isiklarini onceki kadar vuramayacak ve aydinlatamayacaktir.
- Granville Fortescu (Canakkale Umitler, Yanilgilar, Gercekler, Ankara 2003)
Turk Tarihindeki en onemli olaylardan biri olan Canakkale Savasi’nin gercek tarihini bilmek icin, birincil kaynak ozelligini tasiyan harp cerideleri ve birlikler arasindaki yazismalar gibi arsiv belgelerinin yazi sira bizzat bu savasa katilmis olan subay duzeyindeki kisilerin kaleme aldiklari gunluk, hatira, kitap, makale ve savasa sonrasinda verdikleri konferanslara bakmak ve incelemek de oldukca yararlidir. Bu dusunceyle, bu calismada savasa katilmis subaylarin savasa bittikten sonra verdikleri konferanslara yer verilerek Canakkale Savasi ile ilgili kaynaklarin topluma kazandirilmasi amaclanmistir. Soz konusu konferanslarda Anafartalar, Ariburnu, Seddulbahr ve Kumkale’de yasanan carpismalara deginilmektedir.

Bir Hilal Ugruna - Canakkale
Bilal Eren & Hakki Karatekeli
Cihan Yayinlari
Bir hilal ugruna nice guneslerin battigi, tarihe sigmayan nice kahramanlarin ortaya ciktigi, her karis topraginin suheda ile dolu oldugu bir kutlu mekandir Canakkale...
"Hasta Adam olurse, mirasini patlasmak icin birbirimize gireriz. Iyisi mi hazirlikli olalim, anlasalim. Hasta, kucagimizda ve kontrolumuz altinda olsun. Mirasini da kavgasiz - gurultusuz paylasalim" diyerek gelmislerdi Itilaf Devletleri. Corcil, "Bir elimizi arkamiza baglasalar, diger elimizle o milleti yener ve geceriz" diyordu: "Komutanim! Bir kolum koptuysa da diger kolum var. Beni tekrar cepheye gonderin. Ben, tek kolumla da is gorebilirim ve dusmeni Canakkale'den gecirmem!..." Iste, Mehmetcigin Corcil'i saglam kalmis tek koluyla yendigi yerdir Canakkale...

Ataturk ve Canakkale'nin Komutanlari
Sermet Atacanli
MB Yayinevi
Canakkale'de Komutan Savaslari'ni anlatan dev bir tarihi arastirma: Ataturk ve Canakkale'nin Komutanlari
Canakkale Savasi'nin farkli bir acidan oykusu. Ataturk'un muharebeler sirasinda Turk ust komuta kadrosuyla iliskileri, anlasmazliklari, kisilik catismalari. Muharebelerin ortasinda yasanan sikintili donemler, Ataturk ve komutanlar arasinda gerginlikler. Rollerin degisip Ataturk'un tek lider oldugu Cumhuriyet doneminde ayni komutanlar ile iliskilerin seyri...
Ataturk'un muharebe meydaninda karsi karsiya geldigi Ingiliz ve Fransiz komutanlarla, savastan sonra kesisen yollar. Kanli bir savasin arkasindan gelisen sicak dostluklar.
Arsivlerden yeni belgeler, bilinmeyen mektuplar, gun isigina cikan yeni fotograflar.
Canakkale nasil gecilemedi, savas ne pahasina kazanildi?
91 yil sonra kimleri ve nasil hatirlayalim, kimleri ve neleri unutmayalim?


Canakkale'nin Kahraman Mekteplileri
Ismail Colak
Lamure Kitap
Iste Canakkale'nin Egitim Ordusu: -Galatasaray Lisesi'nin, Istanbul Lisesi'nin, Vefa Lisesi'nin ve daha nicelerinin Gelibolu yamaclarindaki Genc Mehmetleri - Vatansever egitim neferlerindeki Canakkale ruhu -19 Mayis'in kor safaginda kirilan 'gencligim eyvah!' - Harbin egitime odettigi agir bedel
Ve Iste Mahserin Mektepli Kahramanlari: - Galatasarayli ilk gonullu 646-Celal Ibrahim - Galatasarayli 948-Muzaffer'in destansi mahareti - Vefa'li Fransizca ogretmeni Ahmet Rifki - Universiteli alti fedai ve Seracettin Ogretmen - Gonulluler sinifi ve Profeor Emin Efendi - Istanbul Lisesi'nin bahadirlari ve Esat ogretmen - Canakkale semasinda batan iki mekteplinin ebedi aski - Ogretmen Hasan Ethem'in olumsuz mektubu Ve Canakkele'nin Kahraman Mekteplileri'ne dair bilinmeyen bircok olay bu kitapta…

Yakin Tarih Incelemeleri 1 / Canakkale Savasi
Muzaffer Albayrak
Yeditepe Yayinevi
Katkida bulunan yazarlar: Bursali Mehmet Nihat, Tuncay Yilmazer, Savas Karakas, Ahmet Yurttakal, Isl�m Ozdemir, Melike Bayrak, Ozge Gurkan, Halis Ataksor
Buyuk Savasta Canakkale Seferi
Bursali Mehmet Nihat
Canakkale Muharebelerinde Mutevazi Bir Asker: Binbasi Halis Ataksor
S. Serdar Halis Ataksor
27. Alay Komutani Yarbay Sefik Bey'in Ariburnu Savaslari Raporu
Zigindere'yi Anlamak
Tuncay Yilmazer
Canakkale Gecildi mi?
Savas Karakas
Ariburnu'nun Sanli Mudafaasi ve 27. Alay 2. Tabur 4. Bolugunun Hazin Hik�yesi
Ahmet Yurttakal
4 Mart 1915 Seddulbahir Cikarmasi ve Bigali Mehmed Cavus
Isl�m Ozdemir
Canakkale Savaslarinda Anadolu Yakasi Muharebeleri
Melike Bayrak
25 Nisan Cikarmalari Uzerine Genel Bir Degerlendirme
Ozge Gurkan
Bir Bulut Hik�yesi
Tuncay Yilmazer

Cetinceviz Canakkale
Ferit Erden Boray
Kum Saati Yayincilik
Turkler oldurulebilir fakat maglup edilemezler."
Napolyon Bonaparte
Canakkale...
Bir milletin olum kalim savasi...
Savasmaya degil, olmeye yemin etmis kutlu bir ordu! Ozgur ve bagimsiz yasamaya azmin olumle dansi....
Topyekun bir halkin kaderinde ince bir cizgi...
Kitapta, Canakkale savasiyla birlikte onu olusturan ruh kuvvetinin fikirsel anlamda dayanaklari olan cetin ceviz kisilikleri de on plana alarak inceliyor.

Canakkale Savasanlar Anlatiyor
Rusen Esref, Nasit Hakki, K. Mulmann, Hamdullah Suphi
Orgun Yayinevi
- E sen nerelisin bakalim, agam? diye sordum.
- Afyon Karahisar'in Sandikli kazasinin Kusura kariyesinden Huseyin oglu Mustafa.
- Rutben?
- Onbasi.
- Sen de Canakkale'de bulundun, demek!
- Evet efendim, bulunduk.
- Yaralandin mi?
- Evet, kolumdan, bilegimden, parmagimdan.
- Ne ile yaralandin?
- Misket parcasiyla, sarapnel misketinin parcasiyla.
- Hangi taraftaydin?
- Seddulbahir tarafindaydim. "Donuz deresi"nden girdik, "Kanli dere"ye ciktik; Kirte koyunun alt yaninda "Kanli dere" vardi; iste oraya!..
- Derler ki muharebede bizim askerlerin gozune yesil sarikli askerler gorunurmus; siz de gordunuz mu onlardan?
- Hayir efendim, biz gormedik. Yalniz kuslar vardi. Yesil yesil. Atesin arasinda gezerlerdi. Sonra zeytin agaclarina konarlardi. Baska bir sey gormedik. Iste o zeytin agaclarini kursun, gulle kirmis, yikmis, dalini budagini karistirmis. O yesil kuslar oraya konarlardi. Kursun mursun, Allah tarafindan, onlara dokunmuyordu.

Canakkale Savasi Karikaturleri
Halil Ersin Avci&Mehmet Ali Bingol
Truva Yayinlari
Savas propaganda isidir. Tarihimizin en sanli, ne yazik ki ayni zamanda en kanli mucadelelerinden biri olan Canakkale Savasi'nda propagandanin rolunu anlamak icin donemin karikaturlerine bakmak yerinde olacaktir.
Karikaturlerin genelde mizah amacli cizimler oldugunu dusunuruz. Oysa cok etkili manipulasyon araclaridir bu sevimli resimler. Tarihci Halil Ersin Avci, genel olarak Birinci Dunya Savasi perspektifinden baslayarak ozelde Canakkale Savasi'ni irdeleyen tarihi karikaturleri bir araya getirdigi bu calismada; Ingiltere, Almanya, Avusturya, Fransa, Rusya ve Osmanli karikaturlerine yer veriyor. Bu ulkelerin gozlerinden bakiyor savasa ve onlarin stratejilerini gosteriyor bizlere karikaturun, fotografin, illustrasyonun, kartpostalin basit ve renkli diliyle.
Bu kitap gosterecek ki, savasan dunyanin taraflari cephede yaptiklarindan cok, yazip cizdikleriyle var oluyorlar kendi halklarinin gozlerinde. Bazen birkac kucuk karikatur yetiyor insanlarin cepheye kosmasina. Iste bu calismayla da anliyoruz ki savaslar sadece cephede kazanilmiyor. Kimi zaman bir mucadelede kazanan olmak icin top tufek degil, kagit kalem tutmak gerekiyor…

Canakkale'de Cocuklarda Savasti
Salim Kocak & Sevinc Kocak
Cilek Yayinlari
"Arkadaslar!.. Askerler!.. Ben, Emre'nin bize katilmasini kabul ediyorum. O, cok cesur bir arkadas. Sizler ne dersiniz?"
Herkes birbirine bakti. Emre'nin gozleri sevinc ve heyecanla arkadaslari arasinda gidip geliyor, umutla verecekleri cevabi bekliyordu.
Isa atildi:
"Komutanim, madem oyle uygun buldunuz, ben de karariniza uyarim." Diger cocuklar da ayni seyi soylediler.
Emre, oyle bir sevinc cigligi atti ki tepelerde yankilandi:
"Yasasin!.."
Hizla gidip, abisinin boynuna sarildi. Isa, sert bir davranisla kardesini itti. "Asker!" dedi. "Artik evin disinda abi-kardes yok. Madem ki cetenin icindesin, ona gore davranip, ona gore hareket edeceksin.
Tamam mi?"
Emre, hizla hazirol durumuna gecip "Emredersin, komutanim!" dedi. Hepsi birden ellerini tekrar birlestirip, bir kere daha yemin ettiler:
"Olmek var, donmek yok!"

Canakkale Her Sey Yanip Gul Oldu...
Nurullah Genc
Timas Yayinlari
Canakkale simdi bir sevdali Turkiye'dir
Ey hoyrat bir kavgada yar kapisi bulanlar
Ey hayal cumbusunu karanliktan alanlar
Ey bahriyeli umut, piyadeler buyrugu
Ey zehirli sularda nergis arayan kugu
Bedbaht emek, baykusa yuva kuran sermaye
Kime verildiginden habersiz dertli paye
Ey mana evreninde boynuma ilmek olan
Ey gayesi tepinmek, tikinmak, gulmek olan
Ey ibrisim tutkular zindanina girenler
Ey dusmana en mahrem sirlarini verenler
Bu destanin bayragi gonderinden iner mi
Canakkale kutlu bir mesaledir; soner mi
Sonmeyecek; karanlik bilmese de, niyedir
Bu efl�tun sessizlik guller mahzun diyedir
Dunyayi yenenlerin yenildigi, o essiz
Canakkale simdi bir sevdali Turkiye'dir

Size Olmeyi Emrediyorum! Ataturk ve Canakkale
Fikret Gunesen
Ileri Yayinlari
Vurulup tertemiz alnindan, uzanmis yatiyor,
Bir hilal ugruna, ya Rab, ne gunesler batiyor!
Ey, bu topraklar icin topraga dusmus, asker!
Gokten ecdad inerek opse o pak alni deger.
Ne buyuksun ki kanin kurtariyor tevhidi...
Bedr’in arslanlari ancak, bu kadar sanli idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsin?
“Gomelim gel seni tarihe” desem, sigmazsin.
Herc u merc ettigin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyyetler eder istiab.
“Bu tasindir” diyerek Kabe’yi diksem basina;
Ruhumun vahyini duysam da gecirsem tasina;
Sonra gok kubbeyi alsam da rida namiyle,
Kanayan lahdine ceksem butun ecramiyle;
Ebr-i nisani acik turbene catsam da tavan,
Yedi kandilli Sureyya’yi uzatsam oradan;
Sen bu avizenin altinda, burunmus kanina,
Uzanirken, gece mehtabi getirsem yanina,
Turbedarin gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gunduzun fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tullenen magribi, aksamlari sarsam yarana...
Yine bir sey yapabildim diyemem hatirana.
- Mehmet Akif Ersoy-

Canakkale'yi Yasamak
Kolektif
Emre Yayinlari
Canakkale… Turk tarihinin iftihar tablolarinin en kanlisi, en acisi, fakat ayni zamanda en sereflisi. Topuyla tufegiyle, tasiyla, kazmasiyla savasa kosan; genciyle yaslisiyla, askeri, ogrencisiyle kendisini feda eden; yorgun ama inancli Turk Milleti… Canakkale Zaferi, millet olma bilincine ermis bir toplumun bir ve beraber oldugunda dunyaya neler yapabilecegini, nelere katlanabilecegini gosterdigi ve ispatladigi bir zaferdir.
Osmanli Devleti bu savasta cok onemli bir sey yapti. Askerinin savas alaninda verdigi mucadeleyi, o agir sefalete ragmen kazandigi basarilari gelecek kusaklara aktarmak icin devrin en onemli yazarlarini, hocalarini, nam-i diger “kalem ehli”ni cepheye goturdu ve savas bitiminde bu kisilerin bizzat tanik olduklarini yaziya dokmesini sagladi.
Bu kitap iste o donemin aydinlarinin, en onemli kalem sahiplerinin yazdiklarindan olusan ozel bir Canakkale Zaferi anma sayisidir. Yahya Kemal'den Ziya Gokalp'e, Yunus Nadi'den Namik Kemal'e kimler yok ki yazarlar arasinda? Birebir yasanmisligin izlerini her satirda gormeniz ve o satirlarin aralarinda donemin ruhunu hissetmeniz icin, kisacasi, kelimenin tam anlamiyla Canakkale'yi yasamaniz icin...


Canakkale / 18 Mart 1915
Murat Culcu
E Yayinlari
Yeni Mecmua, Ziya Gokalp’in yonetiminde 1917’de yayimlanmaya baslayan bir dergi. Yahya Kemal’den Hamdullah Suphi’ye kadar bir cok aydinin katkida bulundugu bir calisma. Imparatorlugun zor gunlerinde ulusal bilinci gelistirme, halkin bozulan moralini yukseltme cabasi icinde olan Ittihad ve Terakki Firkasi’nin da destekledigi bir yayin.
1918 yilinin ilk yarisinda Birinci Dunya Savasi devam ediyor, Yeni Mecmua da ulusal bir soylemle yayinlarini surduruyordu ve o yil Canakkale Savasi’nin 3. yildonumuydu. Savasin sonu iyi gorunmuyor, ulke bir ‘bilinmeze’ dogru surukleniyordu.
Iste boyle bir donemde tarihin en gorkemli savunmalarindan birini ‘ozel sayi’ ile anmanin yerinde olacagi dusunulmus ve bu sayi hazirlanmisti.
Murat Culcu’nun titizlikle hazirlayip, ayrintili bir ‘sunus’la donemi, dergiyi ve Ziya Gokalp’i anlattigi yazisi aciklayici bir ozellik iceriyor.
Yeni Mecmua’nin Nusha-i Fevkaladesi’nde yer alan tum makaleler ve edebi yazilar ana hatlari itibariyle Ziya Gokalp’in “Turklesmek-Islamlasmak-Musairlasmak” dusuncesiyle uygunluk tasiyordu. Sayisi 75’i bulan yorum, ani, soylesi, inceleme, hikaye, siir vb. yazilarin yer aldigi dergide en dikkati cekici bolumlerden birisi de Rusen Esref Bey’in Mustafa Kemal Pasa ile yaptigi soylesidir. Bu zor gunlerde toplumun bekledigi guclu kisilik, kurtarici ve onder; Fevkalade Nusha’nin sayfalari arasindan tum Imparatorluk cografyasina ve dunyaya haykiriyor: “Ben buradayim ve zamanimi bekliyorum.”
Bu guclu adam o zamana kadar fazla one cikmaya calismayan; verilen gorevleri hakkiyla yapan bir konumdan ‘muthis zamanlamaciligi’yla tarih sahnesinin onune cikiyor. Bu cok degerli tarihsel belgeyi yeni harflerle ilk kez sunmus olmayi bir gorev ve sorumlulugumuzun geregi olarak goruyoruz.

Siperin Ardi Vatan / Canakkale Savasi
Gursel Goncu
MB Yayinevi
Bu kitapta yakin tarihin gerek yapilisi, gerek kahramanlari, gerekse sonuclari bakimindan en onemli olaylarindan biri olan Canakkale Savasi; baslangicindan sonuna tum operasyonel detaylariyla, Turk tarafi acisindan ve objektif kriterlere gore degerlendiriliyor
Turkler hangi alanda, hangi kosullarda nasil savasti? Siperlerde neler dogru, neler yanlis yapildi? Vatani savunanlar, donemin en guclu ordulari karsisinda hangi fedakarliklara katlandilar ve nasil kazandilar?
Mustafa Kemal’in muharebelerin kaderini degistiren karar ve uygulamalari nelerdi? Turk komuta kademesinde ne tur problemler yasandi? Dusman, hangi noktalarda neleri planladi; hangi hesaplar tumden tutmadi?
Lojistik ve idari hizmetler ne olcude verilebildi? Saglik hizmetlerinde hangi zorluklar yasandi? Yarali ve hastalara nasil bakildi? Turk askeri gercekte ne kadar kayip verdi?yer isimleri, ayrintili krokiler, nadir fotograflar ve dile getirilmemis olaylar.

Canakkale Cocuklari
Pierre Miquel
Literatur Yayincilik
“Kim bu cilginlar” diye sordu Albay Ruef, atlilari durbunle izlerken.
“Kazmaci Turkler, Albayim. Kalenin duvarini yikanlar. Sanki yediklerini sindirmek icin gezintiye cikmislar. Gordugunuz gibi onlari hicbir sey durduramaz.”
Henuz cok genctiler ve bir gemiye bindirilip savasa gonderildiler. Ne savasmayi biliyorlardi ne de gittikleri yeri. Osmanli topraklari uzerinde oynanan buyuk oyunun birer piyonuydular sadece, Fransa'dan, Cezayir'den, Ingiltere'den, Hindistan'dan, Avustralya'dan gelen bu genc cocuklar.
Turkler vatanlari ugruna savasiyorlardi, peki ya onlar? 1915 yilinda ayak bastiklari Canakkale'nin daracik sahillerinde on binlerce olu biraktilar arkalarinda. Ve direnclerini kiramadiklari Turkler karsisinda yenilgiye ugramis, baslari onlerinde giderken onlarca soru vardi kafalarinda...
Canakkale Savasi bu kitapta karsi cepheden anlatiliyor. Genc bir Fransiz askerinin gozunden savasi tum ciplakligiyla yasarken, bir yandan da tarihten gercek kisiliklerin, daha dogrusu savasin asil sorumlularinin cikar catismalarina tanik oluyoruz.

Canakkale'den Kurtulus Savasi'na Son Kahramanlar
Recep Sukru Apuhan
Timas Yayinlari
Soganli Daglarinda 87. Alay'dan geriye kalan yalnizca Alay sancagi idi. Canakkale'de derelere daldirilan mataralara kan doluyordu. Gazze'de siperlerin onunde patlamamis mermi aradik. Felahiye'de Yuzbasi Muzaffer son sozunu bir zarfin uzerine yazdi: "Kible ne yondedir?" Dumlupinar'da Ustegmen Hamza dikenli telleri elleriyel parcaladi. Onlar yeryuzunun en yalniz insanlariydilar...
Kan, ter ve gozyasi ile orulmus gunler, binlerce sehit ve gazi.. I. Dunya Savasi'nin ve Kurtulus Savasi'nin unutulmaz anlari Recep Sukru Apuhan'in kalemiyle bugunlere tasiniyor...
Bu kitap, 1914-1922 yillari arasinda en cetin imtihanlardan yuzunun aki ile cikmis bir aski anlatiyor. Belki o huzne, hasrete, o mektuplari kaybolan adamlara karismak isterseniz... Belki o yalnizliga bir son vermek istersiniz diye...

Turk Basininda Canakkale Gunleri
N. Ahmet Banoglu
Kirmizi Beyaz Yayinlari
Canakkale Zaferi olmasaydi, Kurtulus Savasi Zaferi'de olmayacakti. Mustafa Kemal olmasaydi, ne Canakkale'yi, ne de Milli Mucadele'yi gorecektik. Butun bunlar olmayinca da Turkiye olmayacakti. Cunku, her iki savas da Turkiye'yi haritadan silmek gayesi ile olusturulmustu.
Dusmanlarimiz bu gayelerine Canakkale Savasi ile ulasamayinca 1919'da dunyanin en guclu Avrupa Devletleri Turkiye'ye saldirmislardi. Demek oluyor ki, tarihi gercek, Canakkale Zaferi, Turk Milleti'nin varolusu icin atilan ilk adimdir. Mustafa Kemal; Bu savasta Turk Tarihi'ne imzasini atmistir. Dusmanlarimiz 'Zafer Yolu Canakkale'den Gecer' parolasiyla yola ciktiklari Canakkale Bogazi'nda acacaklari kapi ile once imparatorluktan Payitaht-i istanbul'a, sonra da Anadolu'ya hakim olamayinca 1919'da ikinci buyuk hamleleri ile vatanimiza saldirmislardi.
Anlasiliyor ki, Canakkale magl�plari Mustafa Kemal'i unutmuslardi. Tarih, bir milletin hafizasidir, tarihini bilmeyen ve sevmeyen millet, hafizasini kaybetmis insana benzer..'
Ataturk ve Canakkale

Ataturk'le varolan, Ataturk'u duyan, Ataturk'le yasayan, Ataturk'le dolu bir kusagin cocuklariyiz.
Buyuk Ataturk'un yasadigi donemler, Ataturk'un yaptiklari, birer ani olarak kullarimizda... Ilk yazmayi ogrendigimiz gun, O buyuk insanin adini yazdigimizda duydugumuz sevinci ve kivanci, simdi O'nu daha yakindan tanirken, yaptiklarini degerlendirirken, buyuklugunu duyuyoruz.


Canakkale Savaslari
M.Orhan Bayrak
Birharf Yayinlari
Kahraman Turk Ordusunun kazandigi zaferler sade Turk tarihinde degil insanlik tarihinde onemli bir yer tutmaktadir.Canakkale zaferi, dunya tarihinde tum uluslarin imrenecegi, altin sayfalarla yazilmis bir direnistir. Bes kuvvetli ulusun donanmalari Canakkale Bogazini gecemedigi gibi Gelibolu yarimadasini da gecememistir.
Turk askeri bu topragin her parcasini savunurken destanlar yazmistir. Olume gidecegini bile bile savasmistir, ac, perisan bir ordunun inanilmaz mucadelesini goreceksiniz. Turk askerinin basarisini, fedakarligini okudugunuzda gogsunuz kabaracak. Yurekli ve vicdanli Turk askerinin cephedeki mucadelesinin yani sira yabanci askerlerle kurdugu iletisim ve yabanci askerlerin anilarini da Canakkale Savaslari kitabinda Orhan Bayrak'in kaleminden okuyacaksiniz.
Orhan Bayrak'in titizlikle hazirladigi calismasinda Canakkale marslarinin gufte ve bestelerini de okuyabilecek, Ulu Onder Mustafa Kemal Ataturk'un bu savastaki Turk kuvvetlerini bir avuc toprak icinde nasil bir irade ile yonettigini ogreneceksiniz.
Bir Askerin Gunlugunden Canakkale Cephesinden Filistin'e

"Birinci Dunya Savasi'nda Canakkale, Kafkas, Irak, Filistin, Aden, Romanya, Galicya, Makedonya olmak uzere sekiz cephede Umman Denizi'nden Avusturya ortalarina kadar olan bolgelerde sel gibi kan akittik. Milyonlarca zayiat verdik. Ocaklar sondu. Nesiller kurudu. Mesut yuvalar tarumar oldu. En kuvvetli devletlerle bes sene dovusmustuk. Maglup olmustuk. Elimizden silahlarimiz alindiktan sonra Yunan suruleri yarali arslanlarin yatagina saldirdilar. Uc bucuk sene de onunla bogustuktan sonra, onu da yuzulmus tavsana benzettik. Butun zincirleri kirdik. O savaslar bugunku kudretli devletimizin temelini kurdu. O akan kanlarin meyvasini bugunku nesil idrak ediyor. Yalniz babalarinin, dedelerinin nasil ugrastiklarini bilmiyorlar. Bunlari ogrenirlerse, serefli hayatin da lezzetini daha iyi idrak etmis olurlar. O gunlerden kalmis subay ve yedek subaylar var. Lakin gun gunden de eksiliyoruz. Hepimizin bildigi ve gordugu kendisiyle beraber gomuluyor. Torunlarimiza ne birakiyoruz? Hic.
Ben bu eserimle biraz bir sey ogretebildiysem benim icin ne mutlu."
-Serif Guralp-
Canakkale Benim Adim
Cemal Yesilyurt, Mustafa Kitabevi
Bir gun mutlaka Canakkale'ye gidiniz. Orada Gelibolu Milli Parki'na ugrayiniz. Resmi tarih anlatimini bir tarafa birakarak, Kocacimen sirtlarinda durup, denize bakiniz. Derin sessizlik icinde uyuyan topraga kulak verince yer altindan gelen kalp atislarini duyacaksiniz
Bu bolgede, 25 Nisan 1915'te baslayan Canakkale kara savaslarinda, son nesil Osmanli Turku'yle, O'nu tarihten silmek isteyen guclerin, sekiz bucuk ay suren gogus goguse vurusmalarina tanik olacaksiniz. Saginiza, solunuza bakiniz.aya cikan kemikleri de gorebilirsiniz belki. Onurlu ve haysiyetli bir savasin verildigi bu yerlerde, her adimda bir mezarliga rastlayacaksiniz. Dehseti olan, ama nefreti olmayan bir savasin izlerini de gozlemleyeceksiniz.

Bir Yaz Gunu Usutmek

Yazari : Ahmet Ozdemir
Gun ikindiyi asip da avlu duvarlarinin golgesi ilerlemeye baslayinca koyun yasli kadinlari birer ikiser avlularinin onune cikar, birinin ya da ikisinin onunde golgeye cul sererlerdi. Sonra gelinler, kizlar, cocuklar birer ikiser egrelti gibi yaklasirlar derken birer kume olusurdu. Kimi yunun egirir, kimi orgusunu orer, kimi sokugu dikigi ile ugrasir, kimi aksam yemeginin erzagini hazirlardi.
Soz sozu acar, gecmisten gelecege, obur dunyadan bu dunyaya kadar turlu seyler anlatirlardi. Koyun hayat okulu bu kumelerdi.Her genc kiz, utansa da, sikilsa da, kizarsa da, bozarsa da, gerek gizli gizli, gerek acik kulak kabartarak kendilerine gore bir seyler kapar, bir seyler ogrenirlerdi.

111 s. -- 14 x 21 cm
ISBN: 9758486438
Etiket Fiyati: 6,00 YTL

Ates Firtinasi

Yazari : Iris Johansen
Kerry Murphy, kucuk yasta basindan gecen ve annesini kaybettigi yangin sebebiyle alevlere karsi buyuk bir hassasiyet kazanmistir. Bu ozelligi sayesinde, kopegi Sam’i de kullanarak, yangin olaylarini inceleyen basarili bir uzman olarak calismaktadir.
Yasadigi aci olayin etkisiyle alevler, sicaklik ve bogucu dumanla dolu kabuslar gorurken karsisina bir yabanci cikar. Silver kimdir ve bu gizemli adam nicin yardimini istemektedir?
Ustelik kimseyle paylasmadigi sirlari hakkinda nasil bilgi sahibidir?

Kerry Murphy, Silver’in hayatina girmesiyle beraber, kendisini bir anda ortaligi kasip kavuran, insanlari ve mek�nlari keyfi gerekcelerle atese veren psikopat bir katille mucadele halinde bulur. Kabuslariyla ve gecmisindeki trajediyle savasi ve annesinin katilini bulma gayreti de bu mucadeleyle bir arada yurumek durumundadir.

352 s. -- 13 x 19,5 cm
Birinci Baski: Ekim 2006
ISBN: 9944-118-11-7
Etiket Fiyati: 14,00 YTL

Unutulan Buyuk Goc

Unutulan Buyuk Goc
Lozan Baris Antlasmasi cercevesinde Turkiye ile Yunanistan arsinda imzalanan 30 Ocak 1923 tarihli nufus mubadelesi zozlesmesinin uzerinden 82 yil gecti. Yuzbinlerce insanin karsilikli olarak yer degistirdikleri goc olayinda ici aci, huzun ve ayrilik dolu nice hik�yeler yasandi. Ancak ucuncu kusak mubadiller kendilerinin kismen, dede ve ninelerinin ise derinden etkilendikleri tarihi olay hakkinda yeterince bilgi sahibi degiller. Unutulmaya yuz tutan mubadeleyi, o yillara sahitlik edenlere anlattirdik. Roportajlarin satir aralarinda sasirtici bilgiler bulacaksiniz. Mubadelenin nicin ve daha cok nerelere yapildigi sorularina cevap verilen bu calismada: Sabetaistler (avdetiler) ile tarihi goc arasindaki iliski de objektif olarak anlatiliyor. Ataturk ile irtibatlandirilmaya calisilan adi gecen topluluk kisaca tanitiliyor. Ayrica mubadelede kapsam disi birakilan Bati Trakya'nin gunumuze kadarki seruvenine de yer veriliyor. Kitabin sonuna sozlesme methihi de eklemeyi ihmal etmedik...

Hitler’in Yahudi Askerleri


Hitler’in Yahudi Askerleri
Bryan Mark Rigg
Ceviri: Gokcesu Tamer
Profil Yayincilik
Fiyati: 25 YTL
SIYASI TARIH
'Hitlerin Yahudi Askerleri', Ikinci Dunya Savasi’na dair cogu tabuyu yikan bir eser. Yazar Bryan Mark Rigg, 'Hitlerin Askeri Salomon' adli filmi izledikten sonra ari irka ulasmayi amaclayan kanli yolda Adolf Hitler’in, Alman ordusunu karmasik irklardan, hatta yadsinamayacak bir kismini Yahudi askerlerden olusturdugunu kesfediyor. Rigg’in verdigi rakamlara gore ordunun 150 bin Yahudi askere sahip olmasi, hic de alisilagelen Nazi zulmu tasvirlerine ve ahlaki degerlerin kaliplarina uymuyor...

Ekin Sapi Devrimi


Ekin Sapi Devrimi
Masanobu Fukuoka
Ceviri: Aykut Istanbullu
Kaos Yayinlari
Fiyati: 10 YTL
CEVRE
Masanobu Fukuoka, mikro-biyoloji alaninda ogrenimini tamamladiktan sonra, dogal tarim uzerine deneyler yapar. Ikinci Dunya Savasi’ndan sonra koyune doner ve yillardir hic surulmemis olan 55 donumluk araziye modern tarimin yozlastirici etkilerini tersine cevirmek amaciyla, dogal tarim yontemini gelistirerek uygular. Yontemin adi, 'Hicbir sey yapma tarimi'dir.

Takvim Zamanin Efendisi midir?


Takvim Zamanin Efendisi midir?
Jacqueline De Bourgoing
Ceviri: Orcun Turkay
Yapi Kredi Yayinlari
Fiyati: 12,50 YTL
BILIM
Gecmisin, simdinin, gelecegin bir duzene oturtulmasini ve olaylarin tarihlendirilmesinin imkanini, toplum yasaminda vazgecilmez bir yeri olan, gunes ve ayin gozlemlenmesiyle olusan takvim saglar. Bugun butun dunyanin kullandigi Gregoryen Takvimi’nin uzun ve sancili olusum surecini, Jacqueline de Bourgoing’in kaleminden okumak ister misiniz? Yazar, bilimsel ve teknik tarihin izini surerek ve ayrica da sik sik siyasete ve ozel takvimlere deginerek takvimin macerasini arastiriyor.

Kitapla Hayal Etmek


Kitapla Hayal Etmek
Elaine Scarry
Ceviri: Bulent O. Dogan
Metis Yayinlari
Fiyati: 12 YTL
EDEBIYAT INCELEMESI
Elaine Scarry, 'Kitapla Hayal Etmek' baslikli incelemesi ile sairlerin ve yazarlarin kimi zaman bilincli, kimi zaman bilincsiz olarak basvurduklari tekniklerle okuyucuya hayal etmeyi nasil ogrettiklerini gosteriyor. Scarry, kitaplarla nasil hayal kurdugumuzu, sahneleri, kisileri nasil canlandirdigimizi ve onlari nasil canli tuttugumuzu ‘resmetmek’, ‘resimleri hareket ettirmek’ ve ‘yeniden resmetmek’ diye uc kisimda edebiyat elestirisi, felsefe ve bilissel psikoloji sentezlemelerinden faydalanarak okura sunuyor. 'Kitapla Hayal Etmek', zengin, samimi ve ‘uyandiran’ bir ozenle hazirlanmis bir inceleme.

Hayali Olumler


Hayali Olumler
Michel Schneider
Ceviri: Pinar Yasemin Akan
Yapi Kredi Yayinlari
Fiyati: 14 YTL
DENEME
Michel Schneider 'Hayali Olumler' kitabinda Balzac’tan Flaubert’e, Kant’tan Zweig’a, Nabokov’dan Capote’ye, Montaigne’den Sigmund Freud’a kadar 36 yazarin son anlarini ilginc ayrintilarla birlikte zengin bir anlatiya donusturuyor. Yazarlarin nihai sona yaklasirkenki hastaliklarini, son sozlerini, korkularini samimi bir dille okurlara aktariyor. 'Sozcukler de olum gibi, kimseye ait degildir' sozunden yola cikarak yazilmis, hayali olumler uzerine bir deneme...

Sarap ve Din


Sarap ve Din
Jean-Robert Pitte
Ceviri: Esra Ozdogan
Kitap Yayinevi
Fiyati: 10 YTL
KULTUR TARIHI
'Sarap bastan cikarici, seytani, tehlikeli, nese veren ama ayni zamanda asirilik nedeni olarak bircok farkli yuzuyle gosterir kendini. Yarattigi buyu, ekmek gibi yeryuzunun ve insan emeginin meyvesi olmasindan ve kaynama bir kez gerceklestikten sonra icinden hayat fiskirmasindan gelir,' diyor Pitte. Yazar, eserinde Japon Tanrilari’nin ictigi sakilerden, Budizm’de sarabin yerine pek cok detayi anlatiyor.

Siir, Dil,


Siir, Dil,
Siir Dili
Metin Cengiz
Siirden Yayinlari
Fiyati: 7 YTL
EDEBIYAT INCELEMESI
Gelenekten yararlanan, ayni zamanda modern dunyanin gercekliklerini de siire yansitan; dunyanin degismesini, insanlarin ufkunu degistirmek olarak isleyen bir sair, Metin Cengiz. Siirlerinin yani sira deneme, elestiri ve inceleme turlerinde de calismalara sahip. 'Siir Dil Siir Dili' isimli kitabinda ise siir, dil ve siir dili uzerine Turk edebiyat ortaminda da tartisilmakta olan bircok konu basligina 'Konu ve Siir', 'Gunumuz Siiri', 'Gecis Donemleri ve Siirler' vs. gibi basliklarla yanit ariyor, kimi zaman cevaplar veriyor ve modernizm de gelenek zitliginin da ozunu ortaya koyarak tartismasini gelistiriyor.

Gelenegin Icadi


Gelenegin Icadi
Eric Hobsbawm - Terence Ranger
Ceviri: Mehmet Murat Sahin
Agora Kitapligi
Fiyati: 18 YTL
SIYASET
Eric Hobsbawn’in Terence Ranger’la birlikte hazirladigi bir derleme olan 'Gelenegin Icadi' isimli kitapta, buyuk olcude uydurulmus, yapay bir surekliligin meyveleri olan gelenekler tartisiliyor. Dunyanin surekli bir degisim icinde olmasi ve yenilenmesinin yani sira, hayatin bir kisminin da sabit tutulma cabasinin zitligi tarihcilere son iki yuzyillik gecmiste verimli bir calisma sahasi sunuyor. Eserde ozellikle, gorece yeni olan ‘ulus’, ‘ulus devlet’ olgularinin ve ulusal sembollerin hizla formellesmesinin alti ciziliyor.

Bozkirdaki Yabanci


Bozkirdaki Yabanci
Nedim Gursel
Dogan Kitap
Fiyati: 9 YTL
INCELEME - ARASTIRMA
'Bozkirdaki Yabanci', edebiyat arastirmalari bakimindan pek zengin olmayan ulkemizde okuyuculara derin bilgiler, degisik acilimlar sunarak onemli bir boslugu doldurmayi amacliyor. Kitap, bir yandan Nedim Gursel, Yakup Kadri, Sabahattin Ali, Yasar Kemal gibi 20. yy. Turk edebiyatinin onemli yazarlarinin yapitlarini toplumsal ve metinsel olarak zengin bir yelpaze icinde degerlendiriyor, diger yandan da edebiyatimizdaki azinlik konusunu isliyor. Bunun icin de Sait Faik’in Rum kahramanlarindan ve N�zim Hikmet, Mithat Cemal Kuntay, Oktay Akbal, Necati Cumali, Sevim Burak ile Mario Levi’nin Yahudi kahramanlarindan yola cikiyor.