Gokce Firat Ulusal Sol Ideoloji Guclu ideoloji, kitleleri pesinden surukleyen ideoloji, ancak kendi terminolojisini yaratan ideolojidir. Bu bakimdan gerek liberalizm, gerekse Marksizm, kendi kavramlarini yerlestirmeyi basarmistir. Gerek liberalizmin gerekse Marksizmin ideolojik dunyada da, gercek dunyada da hakimiyetinin altinda yatan asil sebep budur. Ezilen dunya kendi terminolojisini yaratmadikca, tum ezilen dunya ayni dili ayni kavramlarla konusmadikca ezilen dunyanin bugunku durumu devam edecektir. |
Gokce Firat - Erkin Yurdakul Muttefik Kusatmasi 1. baski, 808 sayfa, 20 YTL ICINDEKILER TURKIYE ICIN ULUSAL GUVENLIK STRATEJISI -Dumlupinar Stratejisi -Muttefik Kusatmasi Altinda Ulusal Guvenlik Stratejisi -Turk Tezi -Milli Guclerin Yol Haritasi KAFKAS SEDDI PROJESI -Yahudi-Kurt-Ermeni Seddi -Ortadogu’da Turk Ufku -Kerkuk’te Susan Diyarbakir’da Susar -ABD’nin Turkiye Plani: Kuzey Irak’tan Cik, Irak’ta Bogul ABD’NIN YENI SOMURGECILIGI -ABD’nin Irak Saldirisi: Klasik Somurgecilige Donus TURK-ABD SAVASI -ABD Nereyi Isgal Edecek, Irak’i mi, Turkiye’yi mi? -Turkiye’yi Hedef Yapan Ser Eksen: ABD-Ingiltere-Israil -Stratejik Dusmanimiz: Amerika -NATO’dan Kurtulma Firsati AMERIKANCILIK VE ATATURKCULUK -Irak’ta Isgale Ortak Olmak mi, Mustafa Kemal Tavri mi? -Amerikanci Savas Hukumetinin Ordu'yu Tasfiye Plani -AKP, Seytan’in Emrinde! TURKIYE’DE TURUNCU DEVRIM -ABD’nin sivil darbeleri: Gurcistan, Turkiye, Kibris IC KUSATMA -Turk’un Atesle Imtihani -Cumhuriyet Gitti... Hilafet Geliyor!!! PKK’NIN SIYASALLASTIRILMASI -AB Kusatmasinin Ikinci Cephesi: Guneydogu KIBRIS: MILLI DAVADAN KAYBEDILEN DAVAYA -Bati ile Hesaplasma Kibris’ta Basladi -Milli Dava’yi Neden ve Nasil Savunmaliyiz? 11 EYLUL VE SONRASI -Emperyalizm ve Seriat “Ikileminde” Ilerici-Devrimci Tavir -11 Eylul: Karargah Bir Kere Basildiktan Sonra... |
Erkin Yurdakul Ataturkculuk ve Ulusal Sol Biz oglumuz, canimiz Erkin Yurdakul’un ailesi olarak bir ogul kaybetmek bir yana 23 yasinda boylesine uretken, boylesine caliskan, boylesine yurt ve ulus sevgisi ile donanmis, gercek mucadeleci Ataturkculugu yasam bicimine donusturmus, piril piril bir insani yitirmenin acisini yasiyoruz. O, bize, arkadaslarina ve tum sevenlerine tertemiz bir isim birakti. Annesi Inci Yurdakul, babasi Gurhan Yurdakul, ablasi Ilke Akgunduz Simdi Erkinsiz, Turk Devrimi de, ezilen uluslarin bagimsizlik ve devrim mucadelesi de ve TURKSOLU da oksuz; bu mucadelenin en keskin, en gozupek uclarindan birini yitirdik. Gokce Firat Erkin’i iki ya da uc kez gordum. Bir kez ya konustum ya el sikistim. Arkadaslarinin icinde guleryuzlu durusuyla bellegimde kalmis. Yurttaslik duyarliligi, genclik coskusu onu sorumlu kildigi icin gorev ustlendi. Gencligin temiz ve ozgur sesini tum gucuyle duyurmak icin cikarilan gazetenin yonetimini ustlendi. Tanri onu isiklar icinde yatirsin. Arkadaslari yollarinda yilmadan asamalar kazandikca onun ruhu gonenecektir. Yekta Gungor Ozden O, gercek bir devrimci aydin genc olarak gonlumuzdeki yerini simdiden aldi. Her Ataturkcu eylemde daima en onde yer almayi, en evvel gelmeyi ve sozunu sakinmamayi prensip edinmisti. Surekli umut sacan guler yuzu, kararliligi ve cesareti ile, cevresindeki diger genclere de ornek teskil etti. Bedri Baykam Erkin’i anlatmak, Erkin’i soylemek, yillardir karsidevrimin adimlariyla cokertilmeye calisilan Cumhuriyet’i; cagdisi egitimin onca bogazlamasina boyun egmeyerek aklinin isigiyla yakaladigi, ozumsedigi dusuncelerle ve Mustafa Kemal’in surekli devrimciliginin, bilge ongorulerinin isigindan aldigi gucle aydinlik gelecek arayan tum yurtsever gencligimizi anlatmaktir. Oner Yagci O, Buyuk Onderimizin Genclige Seslenis’indeki gencti, Konya Soylevi’ndeki gencti. Bursa Soylevi’ndeki gencti. Yoneticiligi, yazarligi, konusmalari, ureticiligi ile sefaletin ve cehaletin karanliklarina aydinlanma isigi goturuyordu. Halil Ibrahim Sahin Yuce Ataturk’un ozlemine tam da uyan bir halk aydini oldun. Biyolojik yasini unuttum ben, sen birikimin ve eyleminle buyudun, olgunlastin ve hatta bilgelestin. Prof. Dr. Ahmet Saltik Erkin’i, acidan kavrulan yarali yureklerimizin sonsuzluguna ugurlasak da, TURKSOLU’nun Mustafa Kemal Turkiyesi’nin aydinlik yarinlarina yuruyusu, Erkin Yurdakul’un insan sevgisi, vatan sevgisi, Ataturk sevgisi, Kemalizm coskusu ve Kemalist Devrim ulkusu ile dolu yureginin onculugunde binlerce Erkin’le, Erkin Yurdakullarla surecek… Emin Sami Arisoy Ataturkculuk ve Ulusal Sol, sanirim Erkin’in dusunce sistematigini en iyi aciklayan isim. Maalesef bu degerli kitap, ancak onun erken olumunden sonra yayinlanabiliyor. Ancak her devrimci gibi, Erkin icin de asil yasanilacak yer bu fani dunya degil, mazlum milletlerin direnisi oldugu icin, Erkin bu kitapla birlikte hep aramizda olacak. Gokce Firat'in onsozunden 3. baski, 456 sayfa, 20 YTL |
Gokce Firat Kuvayi Milliye Turk Devriminin Ulusal ve Evrensel Kaynaklari Ileri dergisi ve Turksolu gazetesi basyazari Gokce Firat, bu calismasinda, Ataturk’un olumuyle baslayip 12 Eylul’le doruguna ulasan Ataturkculugu duzen icine cekme ve Gardrop Ataturkculugu’ne donusturme surecini ele alarak, Ataturk’un onderlik ettigi Turk Devrimi’nin gercek, devrimci niteligini ortaya koyuyor. Bu calisma Ataturkculugun sadece Turkiye icin degil tum ezilen dunya icin anlamini arastirarak, onun ezilen uluslarin bagimsizlik, devrim ve sosyalizm mucadelesi icindeki yerini tespit ediyor. Turk Devrimi Kuvayi Milliye’nin, ulusal ve evrensel kaynaklari ayrintili bir bicimde ele alinarak, onun Marksist ve Ucuncu Dunyaci idelojiler icindeki yeri arastiriliyor ve tum ezilen dunya icin yeni devrimci bir ideolojik hat cizilmeye calisiliyor. 5 baski, 358 sayfa, 10 YTL ICINDEKILER ONSOZ I. Mucadeleci Ataturkculuk II. Kuvayi Milliye 1- Turkiye'de Koku Disarida Siyaset 2- Devrimin Zorunlulugu 3- Turkiye'nin Uydu Yapisi 4- Krizler ve Siyasal Cikis Cabalari 5- Halksiz Egemenlik Sistemi 6- Devrimci ve Halk 7- Siyaset Neden Yenilenemez? 8- Turk Devrimi'nin Yonu 9- Kuvayi Milliye (Siirler Hasan Huseyin) III. Ucuncu Mesrutiyet 1- Somurge Aydinini Yaratan Dunya 2- Somurge Aydininin "Vatan"i 3- Somurge Aydininin Karakteri 4- Somurge Aydininin Turkiye Seruveni 5- Ataturkculuk: Batiya Hizmetcilikten Batiyla Savasa 6- Ucuncu Mesrutiyet Zorlamasi IV. Mesrutiyetcilik, Ulusculuk, Ilericilik 11 1- Vatan ve Millet 2- "Mesrutiyet Ilericiligi" 3- Ataturk Ilericiligi 4- Mesrutiyet'e Donus V. Turk Devrimi: Ulusal ve Evrensel Kaynaklar VI. Somurgecilige Karsi Milliyetcilik Kaynaklar |
Ali Ozsoy III. Abdulhamit TURKSOLU Gazetesi Genel Yayin Yonetmeni Ali Ozsoy, bu kitabinda Tayyip Erdogan iktidarinin bir bilancosunu cikariyor. 3. Mesrutiyet darbesinin sonucu olarak iktidara gelen AKP'nin icraatlarini inceleyen Ali Ozsoy, Erdogan'in adeta yeni bir Abdulhamit haline donustugu tespitine ulasiyor. Ege'den Kibris'a, guneyimizdeki kukla Kurt Devleti tehlikesinden Ermeni meselesine, Turkiye'nin temel dis politikalarinda verilen tavizleri Osmanli'nin parcalanma sureciyle karsilastiriyor. Tayyip Erdogan iktidari da tipki Abdulhamit iktidari gibi emperyalist guclere tavizler verirken ulke icerisinde koyu bir istibdada yoneliyor ve Seriatci uygulamalara girisiyor. Turkiye'nin Batililastirilmasi ayni zamanda bir mollalastirilma surecine donusuyor. Ayni zamanda, III. Abdulhamitcilige karsi diriltilmeye calisilan bir baska ugursuz gelenek Ittihatciliga karsi da, gercek kurtulus yolu olarak Ataturkculuk ve Kuvayi Milliye oneriliyor. 112 sayfa, 5 YTL |
Gokce Firat - Erkin Yurdakul Ataturk'un Alti Ok'u Ataturkculuk, taklit bir ideoloji degildir. Ataturkculugun referansi eski cagin ideoloji ve uygulamalari degil modern cagin kendisidir. Bu nedenle de Ataturkculuk, eski cag kalip ve modelleri icine sigdirilamaz ve hapsedilemez. Alti Ok ve Ataturkculuk, kendine ozgu cikis noktalari olan, gelisim sureci olan, ama sonuclari tum dunyanin mazlum milletleri icin bir cok sey ifade eden bir ideolojidir. Bu ideolojinin adi Ulusal Sol’dur. Ulusal Sol’un, Turkiye’deki adi Ataturkculuktur. 112 sayfa, 5 YTL |
Sair Mustafa Isik, siirdeki aydinlanma coskusunu, yeni bir boyutla ogrencilere tasimaga calisti Sanat, konumuz ozelinde siir, yazarinin duygu ve dusunceleriyle yogun bir paralellik icinde yasamini surdurur. Bu duygular ne yonde akiyorsa, siiri olusturan sozcukler de ayni tinida ses verirler. 1955 yilinda Malatya’nin Dogansehir ilcesinde dogan ve Sivas Ogretmen Okulu’nu bitirdikten sonra Mardin ve Diyarbakir’in cesitli okullarinda ogretmenlik yapan Mustafa Isik, siirdeki aydinlanma coskusunu, yeni bir boyutla ogrencilere tasimaga calisti. Ne ki: “Telasim var/ Bekle diyemem ey omur” dese de, darbelerin elleri onun yasamina da el atti. Mustafa Isik’in o gunleri r “Elimde Ay Kiriklari” adli kitapta (Broy Yayin 1998) “…Ancak 70’lerin militan eylem ortaminda siir ve resimlerini cebinde saklama olanagi bulamadi. 12 Eylul gunlerinde, kimilerinin tersine, cezaevi onun sanat atesini kule dondurdu” diyerek dile getiriliyor. Bu kitap, ayni zamanda ressam olan Isik’in o doneme iliskin siirlerini iceriyor. “Yaramda Parmak Izim” adli siirde: “Ey ulkem/ Ne cok irmakmissin/ Ne cok cocuk” diyerek kapilarini hayatin gerceklerine acan sairin ikinci kitabi, “Ellerim Kus Surusu”. ( Broy Yayin. 2001) Cezaevlerinde kalmis sairlerin cogunda gorulen sert, kavgaci bir soylem yok Mustafa Isik’in siirlerinde. Geriye donup, yasadigi donemin yikintilarina bakarken de, Afrika’nin ac ve Filistin’in tas atan cocuklarini siirlestirirken de gerceklerin ayirdina cok dogru bir bicimde vardigi goruluyor. Bu baglamda, sozcuklere kendi yasamindan yuklemeler yapiyor. Bunun sonucunda siirleri, acilarin ustesinden gelmis bir bilgeligin izlerini tasiyor. Kitaba adini veren siirin son bolumundeki: “Ellerin/ Dunyanin butun terlerinde/ Ve sarar yaralarini cocuklarin/ Yangin yerlerinde/ Ellerin/ Bir kus surusu/ Birlikte ucariz ulke ulke/ Cekme/ Kuslar da usur/ Dusler de// dizelerinde gorulecegi gibi; sair, imgenin ve uyagin tuzagina dusmeden yapilandiriyor siirlerini. Mustafa Isik’in son cikan kitabi “Yakaniza Yapisan” (Gunizi Yayin 2005) adini tasiyor. Sair, diger kitaplarinda oldugu gibi, bu kitabinda da soylemini birinci tekil sahis agzindan surduruyor. Bireyin acilarini, kendi yasamindaki acilardan boylandirarak toplumsal acilarla daha vurucu bir bicimde bulusturuyor. Baska bir deyisle, acinin evrensel boyutunu yakaliyor. “…Bunu saymam baba/ Kirlarda kosmadik birlikte/ Oynamadik/ Bakmadik bile sasarak/ Oltada cirpinan baliga/ Dalmadik kalabaliga/ O guzel insan kokusuna/ Bunu saymam baba/Yeniden sevis annemle// Aferinlerim kaldi ogretmenimde/ Arkadaslarimda mizikciligim/Bunu saymam baba/ Sevis yeniden annemle// Bunu saymam baba/ Su da saymaz/ Toprak da// Alin terimin tadini/Agzindan kuzgunlarin// dizelerini alintilayarak bir bolumunu ornekledigim “Bunu Saymam” siirinde Isik, yalniz buyuklerin degil, cocuklarin da hayatin ve iliskilerin icinde cogalan acilarini arabesk bir kolayciligi yeglemeden dile getiriyor. Mustafa Isik’in bir baska ozelligi de, cicekten bocege, yapraktan agaca, guvercinden kuzguna, yagmurdan firtinaya ve daha bircok doga olaylarina, daha dogrusu doga uretilerine, siirlerinde agirlikli bir yer vermesi. En cok kullandigi sozcukler ise, cocuk ve ask. Bakin, cafcafli sozlere alan acmadan, yalakalik yapmadan, dunyamizin, ozellikle de cocuklarin yasadigi kiyimi sanatin suzgecinden gecirerek “Kim Vurulur Kim Olur” adli siirindeki alti dizede nasil veriyor sair. Ister Filistin’in cocuklari icin dusunun bu siiri, ister Afganistan’in, isterseniz somurulen herhangi bir ulkenin. “Cocuk ey/ Kani sokaga can veren/ Ey pirlantasi insanligin/ En son Ramallah’ta/ Vurulan Sensin/ Olen insanlik// Ask ise bir anahtar sozcuk Mustafa Isik’in siirlerinde. Duslerden gerceklere, topraktan tohuma uzanan, baska bir deyisle; dogaya, hayata ve insana kapilarini acmayi direten bir sozcuk. Yumusak izlenimli, ama yakici olan bir ruzgarin icinde kararli adimlarla bir yuruyuse tanik olmak istiyor ve toplumcu gercekci siirin ulkemizdeki konumuna kulak vermek istiyorsaniz, Mustafa Isik’in siirlerini de tanimaniz gerekecek. | | |
Dort aydir evin kirasini verememisti. Evin sahibi onu mahkemeye verecekti. Uzun sureden beri hasta olmasina ragmen yasli Teteri kadinin evine gidebilirdi. Daha onceki yuksuge 1.5 Ruble veren kadin yeni getirdigi saate bakti ve “1.5 Ruble” dedi. Raskonikov kabul etmek zorundaydi cunku kata cikana kadar kimseyle karsilasmamisti. Yasli kadin, kiz kardesi ile beraber kaliyordu evde. Cok zengin olmasina ragmen, kiz kardesi hic miras birakmayacakti. Kiz kardesini cogu zaman dover, onun her isini takip etmesi gerektigini dusunurdu. Raskolnikov 1.5 Rubleyi aldi ve disari cikip bir meyhaneye gitti. Marmeladov yan masada oturuyor olmasina ragmen tasinip sohbet etmekten kendini almamisti. Marmeladov esini cok seviyordu ve uc cocugunu da; ama cok icyordu. O kadar ki ailenin gecimi icin Sonya fahiselik yapmak zorunda kalmisti. “Ne kadar fedakar bir kiz bu Sonya” diye dusunmekten kendini almamisti. Raskolnikov Marmeladov ‘un evine gittiklerinde esi haykirisla onlari yumruklamaya basladi. Hep iciyordu ve evdeki 20 Rubleyi goturup ickiye vermisti. Marmeladov Raskolnikov cebindeki 50 Kapik’i oraya birakarak uzaklasti. Eve geldi, yorgundu. Nastasya bir mektup getirdi. Raskolnikov heyecanla okumaya basladi mektubu. Annesinden gelmisti mektup. Annesi kiz kardesi Dunya’dan bahsediyordu. Dunya, Luzhin adinda cift memurlugu olan 45 yasindaki biriyle evlenecekti. Hem Luzhin onlarin esyalariyla beraber Petersbur’ga gelmesi icin yardim edecek, gelmelerini saglayacakti. Annesi,60 mil otedeki tren yoluna gitmek icin bir araba ayarladigini, trende ise 3 ncu sinifta guzel bir yolculuk yaptiktan sonra Petersburg’a gideceklerini ve onu cok ozledigini yaziyordu. Raskolnikov “Bu evlilik olmayacak” diye dusundu. Disari cikti ve birkac saat dolastiktan sonra yorgun dusup bir yerde uyukladi. Kotu bir ruya gordukten sonra uyandi. Eve gitti. Saat 7’ye yaklasiyordu. Saat uygundu. Asagidaki baltayi alacak kimseye gozukmeden yasli tefeci kadinin evine gitti. Iceri girerken onu kimse gormemisti.2 nci katta boya yapan adamlarda onu yukari cikarken gormemislerdi. Tefeci kadinin evine girdi ve ona bir kultablasi uzatti. Kadin kultablasina bakarken baltayi kafasina indirmisti. Kadinin olu bedeni yerde yatiyordu. Iceri daldi ve dolaptan sadece rehin verilmis, birkac parca altini cebine aldi. Yasli kadinin kiz kardesiyle iceride karsilasti. Kizin saskin bakislari altinda baltayla onu da oldurdu. Dogrusu bir kisinin toplumdaki binlerce kisinin refahi ve mutlulugu icin olmesinin bir zarari yoktu. Ustelik bu tefeci kadin cok kotu biriydi. Kapida birkac kisi kapiyi vuruyorlardi. Hic evden cikmayan tefeci kadinin, cikacagi tutmustu. Raskolnikov titriyor, disari cikip her seyi itiraf etmek istiyordu ama yapmadi. Disardakilerden biri kapinin iceriden surgulu oldugunu fark etti. Yasli kadina bir sey oldugunun farkina vardilar. Iki kisi Kapiciyi cagirmak icin asagi indi. Bu kacmak icin tam firsatti, Raskolnikov kapiyi acti, hizla merdivenlerden inmeye basladi, asagidan gurultu gelmeye baslayinca Raskolnikov boyacilarin dairesinin kapisinin arkasina saklandi ve kapici ile uc adam yukari cikinca o da disari cikip degisik bir yoldan eve gitti. Baltayi aldigi yere birakti. Cok korkmustu ve titriyordu. Aldigi mucevherleri ve kiymetli takilari disarida bir yerde saklamayi ihmal etmedi. “2 gun gecti hala uyanmadi” diye dusunuyordu Universite arkadasi Razumikin. Doktor Zozimov hastaligi atip kendisine gelecegini soyluyordu. Ama Raskolnikov uyaninca arkadasini ve doktoru isteksiz bir vaziyette evden kovdu ve disari gidip bir bara oturdu. Eski gazeteleri okurken yanina gelen bir polis memuru melenkolik ve deli bir ruh haliyle cinayetten bahsedip, ustu kapali her seyi anlatti. Korktugunu, endiselendigini hic hissettirmedi. Ertesi gun eve geldiginde annesi ve kiz kardesi Dunya’ nin kendisini beklediklerini gordu. Cocugun halini goren anne saskinlikla titriyordu. Onu ertesi gun bay Luzbinin gelecegi gorusmeye cagirirken korkmustu. Ertesi gun bay Luzbin onlari ziyaret etttiginde, Raskolnikov hakli cikmanin gururu ile guluyordu. Bay Luzbin kiz kardesi cok asagilamis, onlarin fakir bir aile oldugunu degerlendirerek fazla istekte bulununca evden kovulmustu. Hemen ardindan Raskolnikov “elveda” diyerek evden ayrildi. Inanamiyordum. Annesi oglunun bu tavirla dogrusu aglamaktan baska yapacak bir seyleri yoktu. Raskolnikov melenkolik halde evi terkederken her nasilsa arkadasi Ramuskin’e onlari emanet etmeyi de ihmal etmemisti. Bay Marmeledov’un cenazesi icin evine gittiginde Sonya’da oradaydi Sonya’ya karsi inanilmaz bir his icindeydi. Ailesi icin Sonya’nin yaptigi fedekarlik onun gozlerini buyulemisti. Birkac gun boyunca Sonya’yi dusundu ve firsat buldukca onunla konusmaya calisarak gecirdi vaktini. Polis memuru porifiri Raskolnikov’un (Mihailovis adinda genc biri cinayeti isledigini itiraf etmis olmasina ragmen) cinayet isledigini biliyor ve onun psikolojik durumunu bildigi icin, itiraf etmesi icin onu sikistiriyor ama tutuklamayacagini soyluyordu. Cinayeti isledigini Sonya’ya itiraf etmisti. Sonya’da Raskolnikov’a “gidip teslim olmasini, yere kapanip Allah’tan ve insanlardan ozur dilemesini” istiyordu. Sonuc olarak Raskolnikov vicdaninin verdigi aciya dayanamayip sucunu polise itiraf etti.1.5 yildir Sibirya’daydi Raskolnikov. Petersburg’ a, Razumukin ve kardesi Dunya evlenmislerdi. Mahkeme Raskolnikov’un iyi hali, parayi kullanmadigi, daha onceki yasaminda verimli bir universite ogrenimi yaptigi, fedakar kisiligi ve kendi kendine teslim olmasindan dolayi, cok az bir cezayla 8 yil kurek mahkumiyetine carptirildi. Raskolnikov’u Sonya her gun ziyaret ediyordu. Sibirya da ailesi ile surekli mektuplasan Sonya, Ramuzkin ve Dunya’nin tek haber kaynagiydi. Raskolnikov, Sonya’nin sevgisi ile hayata baglandi ve gelecegin planlarini beraber hayal etmeye basladilar. |
'Kadersizlik', 'Fiyasko' ve 'Dogmayacak Cocuk Icin Dua' uclemesiyle 2002’de Nobel Edebiyat Odulu’nu alan Macar yazar Imre Kert�sz, bu kez 1970’lerin sonuna dogru yazdigi 'Polisiye Bir Oyku' ile Turk okurunun karsisina cikiyor.  | Kitap, 88 sayfa |
2006 yilinda yaklasik 35 bin kitap basimi ile bu alanda bir rekor kirildi.  Turkiye, yayincilik konusunda Avrupa standartlarini yakaliyor.Kultur ve Turizm Bakanligi verilerine gore 2006 yilinda yaklasik 35 bin kitap basimi ile bu alanda bir rekor kirildi. 2005 yilinda basilan kitap sayisi 27 binde kalmisti. Avrupa ulkelerindeki ortalama kitap sayisi ise 50 bin olarak biliniyor. Kultur ve Turizm Bakanligi Kutuphaneler ve Yayimlar Genel Muduru Doc. Dr. Ahmet Ari, Turkiye'nin son yillarda kitap yayininda baski sayisi ve cesitlilik acisindan iyi bir yukselme grafigi kazandigini belirterek, Avrupa standartlarinin onumuzdeki yillarda yakalanacagini dile getirdi. Almanya'da yilda ortalama 60 bin, Fransa'da 50 bin kitap basildigi orneklerini veren Ari, ulkede kitap okuyan sayisinin artmasinin, yayincilarin yurtici ve yurtdisinda desteklenmesinin, kitap fiyatlarinin dusmesinin, daha nitelikli yayinlarin basilmasinin bu rakamin yukselmesinde etkili oldugunu soyledi. Ahmet Ari, Orhan Pamuk gibi Turk edebiyatini dunyaya acacak isimlerin artmasi ile birlikte Turkiye'de basilacak kitap sayisinin da artacagina isaret etti. Turkiye'de basilan kitap sayisi, kitaplara verilen 13 haneli ISBN (Uluslararasi Standart Kitap Numarasi) numaralarindan elde ediliyor. ISBN numarasi Kutuphaneler ve Yayimlar Genel Mudurlugu tarafindan, basilan kitap sayisinca yayinevlerine barkot seklinde veriliyor. 2006 yilinda eylul ayi itibari ile bin 350 yeni yayinci yayin hayatina basladi. Yine eylul ayi itibari ile 24 bin 776 kitaba ISBN numarasi verildi. Yil sonunda bu rakam 35 bine ulasti. 846 dergiye de ISSN (Uluslararasi Standart Sureli Yayin Numarasi) verildi. Ayrica 2007 yilinda muzik eserlerine de ISMN (Uluslararasi Standart Muzik Numarasi) verilecek. ISBN, ISSN ve ISMN numaralari yayinlarin korsan basim olmadiginin da bir gostergesi kabul ediliyor. |
|
|
|
|
|
|
|
|