Hani bazılarının düşüncesine göre iyi insan-kötü insan yoktur... İnsanın içinde iyi ve kötü vardır. Hep iyi tarafı öne çıkarsa hep iyi, hep kötü tarafı öne çıkarsa hep kötüdür insan. Ama içinde diğer taraf hep vardır; belki uyukluyordur da, ortaya çıkacağı 'o' günü bekliyordur sabırla... Belki de insan, ömrünü tamamlayıncaya kadar 'o tarafını' bir sandığa hapsetmiştir, anahtarını bile güvendiği bir yerde tutuyordur kimse bulamasın diye... Ama herkesin ortak düşüncesi; iyi ve kötünün ortasının olmadığıdır. Belki bebekken ortası vardır; henüz iyi ve kötünün ne olduğunu bilmemekten kaynaklanan bir bilgisizliktendir o da. Ama sonra grilik kaybolur; siyah ya da beyaz kalır geriye. Aydınlık ya da karanlık... Ayhan Çorbacıoğlu, uzun bir isim verdiği ilk kitabında, bu düşünceye itinayla yer vermiş. Güzeldünya Kitapları tarafından yayımlanan Atlantis'ten İstanbul'a Kadim El Yazmaları'nın Peşinde isimli kitapta, Aydınlık Güçler'in insanlığın evrimini tamamlaması için Karanlık Güçler'e karşı verdiği binlerce yıllık mücadele ilginç bir kurguyla anlatılıyor. Bir sandıkta saklanan ve içinde yeryüzündeki her şeyin kökenini anlatan 'Kadim El Yazmaları' ise mücadelenin en önemli nedeni... Uygurlar'dan başlayan hikaye İstanbul'a kadar dayanıyor. Özenli bir araştırma ve uzun soluklu bir çalışma sonucu yazıldığı her halinden anlaşılan kitap, biraz egzotik, biraz otantik, biraz fantastik... KİTAPTAN İnsanlar... Doğanın gizli bilgi ve güçlerini kendi kişisel çıkarları amacıyla kullanmaya başlamaları, çöküşlerinin başlıca nedenlerinden biriydi. Kendisine tutulup aşık olanların hatta daha da ileri giderek, kendisine tapınmayı seçenlerin sayısı hiç de az değildi. Bilgi, artık çoğu insanın sapık tutkularını tatmin etmek ve gün be gün büyüyen egolarını doyurmak için kullanılan bir araç haline gelmişti. Yani bu durum; bir bakıma, bilginin henüz hazır olmayanların eline geçmesiydi de denilebilir. Eğer bilgiyi kullanan zihinler ahlaki değerlerini yitirmişlerse, işte o zaman onların hem bulundukları topluma hem de kendilerine zarar vermeleri kaçınılmaz bir sonuç olacaktı. Öyle de oldu! |
0 yorum:
Yorum Gönder