Sair Mustafa Isik, siirdeki aydinlanma coskusunu, yeni bir boyutla ogrencilere tasimaga calisti Sanat, konumuz ozelinde siir, yazarinin duygu ve dusunceleriyle yogun bir paralellik icinde yasamini surdurur. Bu duygular ne yonde akiyorsa, siiri olusturan sozcukler de ayni tinida ses verirler. 1955 yilinda Malatya’nin Dogansehir ilcesinde dogan ve Sivas Ogretmen Okulu’nu bitirdikten sonra Mardin ve Diyarbakir’in cesitli okullarinda ogretmenlik yapan Mustafa Isik, siirdeki aydinlanma coskusunu, yeni bir boyutla ogrencilere tasimaga calisti. Ne ki: “Telasim var/ Bekle diyemem ey omur” dese de, darbelerin elleri onun yasamina da el atti. Mustafa Isik’in o gunleri r “Elimde Ay Kiriklari” adli kitapta (Broy Yayin 1998) “…Ancak 70’lerin militan eylem ortaminda siir ve resimlerini cebinde saklama olanagi bulamadi. 12 Eylul gunlerinde, kimilerinin tersine, cezaevi onun sanat atesini kule dondurdu” diyerek dile getiriliyor. Bu kitap, ayni zamanda ressam olan Isik’in o doneme iliskin siirlerini iceriyor. “Yaramda Parmak Izim” adli siirde: “Ey ulkem/ Ne cok irmakmissin/ Ne cok cocuk” diyerek kapilarini hayatin gerceklerine acan sairin ikinci kitabi, “Ellerim Kus Surusu”. ( Broy Yayin. 2001) Cezaevlerinde kalmis sairlerin cogunda gorulen sert, kavgaci bir soylem yok Mustafa Isik’in siirlerinde. Geriye donup, yasadigi donemin yikintilarina bakarken de, Afrika’nin ac ve Filistin’in tas atan cocuklarini siirlestirirken de gerceklerin ayirdina cok dogru bir bicimde vardigi goruluyor. Bu baglamda, sozcuklere kendi yasamindan yuklemeler yapiyor. Bunun sonucunda siirleri, acilarin ustesinden gelmis bir bilgeligin izlerini tasiyor. Kitaba adini veren siirin son bolumundeki: “Ellerin/ Dunyanin butun terlerinde/ Ve sarar yaralarini cocuklarin/ Yangin yerlerinde/ Ellerin/ Bir kus surusu/ Birlikte ucariz ulke ulke/ Cekme/ Kuslar da usur/ Dusler de// dizelerinde gorulecegi gibi; sair, imgenin ve uyagin tuzagina dusmeden yapilandiriyor siirlerini. Mustafa Isik’in son cikan kitabi “Yakaniza Yapisan” (Gunizi Yayin 2005) adini tasiyor. Sair, diger kitaplarinda oldugu gibi, bu kitabinda da soylemini birinci tekil sahis agzindan surduruyor. Bireyin acilarini, kendi yasamindaki acilardan boylandirarak toplumsal acilarla daha vurucu bir bicimde bulusturuyor. Baska bir deyisle, acinin evrensel boyutunu yakaliyor. “…Bunu saymam baba/ Kirlarda kosmadik birlikte/ Oynamadik/ Bakmadik bile sasarak/ Oltada cirpinan baliga/ Dalmadik kalabaliga/ O guzel insan kokusuna/ Bunu saymam baba/Yeniden sevis annemle// Aferinlerim kaldi ogretmenimde/ Arkadaslarimda mizikciligim/Bunu saymam baba/ Sevis yeniden annemle// Bunu saymam baba/ Su da saymaz/ Toprak da// Alin terimin tadini/Agzindan kuzgunlarin// dizelerini alintilayarak bir bolumunu ornekledigim “Bunu Saymam” siirinde Isik, yalniz buyuklerin degil, cocuklarin da hayatin ve iliskilerin icinde cogalan acilarini arabesk bir kolayciligi yeglemeden dile getiriyor. Mustafa Isik’in bir baska ozelligi de, cicekten bocege, yapraktan agaca, guvercinden kuzguna, yagmurdan firtinaya ve daha bircok doga olaylarina, daha dogrusu doga uretilerine, siirlerinde agirlikli bir yer vermesi. En cok kullandigi sozcukler ise, cocuk ve ask. Bakin, cafcafli sozlere alan acmadan, yalakalik yapmadan, dunyamizin, ozellikle de cocuklarin yasadigi kiyimi sanatin suzgecinden gecirerek “Kim Vurulur Kim Olur” adli siirindeki alti dizede nasil veriyor sair. Ister Filistin’in cocuklari icin dusunun bu siiri, ister Afganistan’in, isterseniz somurulen herhangi bir ulkenin. “Cocuk ey/ Kani sokaga can veren/ Ey pirlantasi insanligin/ En son Ramallah’ta/ Vurulan Sensin/ Olen insanlik// Ask ise bir anahtar sozcuk Mustafa Isik’in siirlerinde. Duslerden gerceklere, topraktan tohuma uzanan, baska bir deyisle; dogaya, hayata ve insana kapilarini acmayi direten bir sozcuk. Yumusak izlenimli, ama yakici olan bir ruzgarin icinde kararli adimlarla bir yuruyuse tanik olmak istiyor ve toplumcu gercekci siirin ulkemizdeki konumuna kulak vermek istiyorsaniz, Mustafa Isik’in siirlerini de tanimaniz gerekecek. | | |
0 yorum:
Yorum Gönder