Jennifer Egan 'The Keep'de ile farkli bir gotik fantezi sunuyor. Roman, gercegi hayale donusturmus bir kurgu, bagimsiz bir ust-metin ve ustu ortulu de olsa tarihsel bir farkindaligin reddi The Keep (Kale) Jennifer Egan'in ucuncu romani. Egan bu son romaniyla New York Times'in kitap eki de dahil olmak uzere Amerika'nin prestijli dergilerine kapak oldu ve yapiti hakkinda cok konusuldu. Kendisi bundan onceki romani Look At Me(Bana Bak) ile edebiyat cevrelerine yetenegini kanitlamis bir yazar. Look At Me'de Amerikan kulturune farkli bir cerceveden aslinda objektif bir gozle bakildiginda 'ne ise o olan' Amerika'dan bakiyordu Egan. Kitap, teroru farkli ama gunun icerigine uyan bicimde tartisiyordu. Ortabati'da Z adinda kendi halinde yasayan bir Ortadogulu terorist vardi ve kendisine gelecek bir talimati bekliyordu. 11 Eylul'un icersinde silinip giden bircok kitabin aksine raflarda ve zihinlerde kalmayi basardi Look At Me. Yazarin ilk romani ve bir 'bestseller' olan Invisible Circus'i (Gorunmez Sirk)ise edebiyat meraklilari ve sinemaseverler hatirlayacaktir. Hem Look At Me hem de Invisible Circus'ta yazarin Ortodoks olmayan uslubu dikkat cekiciydi. Aslinda Egan'i sadece bir roman yazari olarak dusunemeyiz; kendi tanimi dogrultusunda ilk gercek oyku denemesi olan 'The Stylist'i (Stilist) yirmi alti yasinda The New Yorker'da yayimlanmis yetenekli ve sansli yazarlardan biri o. Ayrica Emerald City (Zumrut Kent)adli bir oyku kitabi da var. Jennifer Egan The Keep'de ise simdiden cagdas Amerikan romani icersinde yer almis olan adini, farkli bir gotik fanteziyle animsatiyor bize. Aslinda gotik roman turu ve bu romanla kendine yol acan egzotizm Amerikan edebiyatinin cokca kullandigi bir tur. Irka dayali kimliklerin, insan varliginin cesitliligi ve bu cesitliligin getirdigi farkli yasam bicimlerinin var oldugu fikri, bu cografyanin sikca rastladigimiz temalarindan biri. Amerikan edebiyatcisi ve elestirmeni Malcolm Bradbury'nin The Modern American Novel adli kitabinda yazdiklarina gore 70'li yillardan 90'li yillara, sokaktan k�gida tasinan edebiyat esintilerinde sinifsal ve irksal farkliliklari, cinsiyet bolunmelerini, bir etnik grubun baska bir etnik gruba gore standartlastirdiklarini ve insanin oykulenmesindeki cesitliligin ifsasini gormek mumkun. Bradbury, Soguk Savas'in bitmesinden sonra gelinen noktanin gercekcilige daha yakin bir icerigi isaret ettigini soylerken forma dayali radikal arayisin azalmasina da dikkat cekiy Gotik bir anlasma Bradbury'nin kitabindaki yorumlar 11 Eylul ve sonrasina yetismemis olsa da Amerikan edebiyatini kurgu, icerik ve kullanilan dil anlaminda bir soru isaretinin bekledigini tahmin edebiliyoruz. Bu tarihten sonra yasanan travmanin gunumuz Amerikan yazarini kurgu ve form bakimindan net bir bicimde nereye savuracagini simdiden kestirmek guc; ancak kirk-elli yil oncesinin yazarinin komunizm travmalariyla hasir nesir bir toplumda neleri ortaya koymus oldugunu dusundugumuzde kurgusal yeni beklentilerin bizleri bulacagina da inaniyoruz. Bu acidan bakildiginda The Keep sadece formdaki arayisi ile bile 21. yuzyilda kendine yeniden yol acabilecek bir edebiyatin onculerinden biri olabilir. Oyle gorunuyor ki korkunun temalastigi daha nice oykuyle bulusacagiz. Kisaca polisiye, bilimkurgu ve gotik romanlarin daha da bollasacagi asik�r. Korkunun eslik ettigi Egan'in The Keep kurgusu, benlik ve tarihin kesinlestirdigi ne varsa, hemen hepsiyle yeniden bulusturuyor bizleri ama yazarin kar makinesine donusmus belleginden suzulerek! Yasamla kurgu arasinda kurulmus icli disli gotik bir anlasma bu. Gercegi hayale donusturmus bir kurgu, bagimsiz bir ust-metin ve ustu ortulu de olsa tarihsel bir farkindaligin reddi. Tam da burada Ingiliz yazar Ann Radcliff'in 18. yuzyilda yazmis oldugu The Mysteries Of Udolpho'yu hatirlamak gerekiyor. Radcliff'in bu eseri, sadece fantastik romanin oncusu degildi; ayni zamanda akil ile dusun, duraganla devinimde olanin iliskilerini sorgulayan ve geleneksellikle uzlasmayan bir yapitti. Dolayisiyla gercekle hayali birbirinden ayiramayacagimiz bir noktayi hatirlatiyordu bizlere. Egan'in en cok etkilendigi yazarlardan birisinin Radcliff olmasi, bu acidan sasirtici degil. Baskahramanlarindan biri olan Howard, Egan'in agirlikli olarak Ann Radcliff ve diger etkilendigi bir yazar olan Horace Walpole'den devraldigi esinin karakterlesmis halidir. Dogu Avrupa'da satin almis oldugu ortacaga ait olan satoyu yenileme asamasinda, kuzeni Danny'ye hayal gucunun ona bir yasam sundugunu soyler. Ona gore Ortacaglardaki insanlarin gunumuzdekilerden farki gordukleri dusler ve bu duslerin icinde sakli olan cadi, melek ve hayaletlerdir. Belki de ic dunyalarinin zenginligi ve dus kurma yeteneklerinin bir sonucudur bu, ama yine de o insanlar cagimizda yasayanlardan daha mutlu olmalarini buna borcludurlar. Kuracagi yerin bir Disneyland olmayacagina dair de soz vermektedir Howard; sanki Egan'in anlaticisinin aklindan gecenleri okumaktadir, ki kurguda surekli araya girer anlatici ve olaylara baska bir gozle bakmamizi saglar. Amerika ve dunya eglence-tuketim sektorunun kredi kartli bahtsizlardan ibaret oldugunu dusunup duran bir anlaticidir bu. Tam da bu anlaticiyi destekler bicimde "Insanlar sikiliyor" der Howard Danny'ye. Hatta dahasini da soyler: "Hepsi olu!" Bunu anlamak icin bir alisveris merkezine gitmesini ve oradaki insanlarin yuzlerine bakmasini ogutler Danny'ye Uyuyan terorist "Ne kayip-Gercekten neye ihtiyac duyuyorlar-Bundan sonraki adim ne" sorularinin bir tek adresi vardir Howard'in kafasinda: Dusgucu. Ancak bu noktada, kitabin ters sarmallanan kurgusunu izleyerek Egan'in anlaticisinin Howard'i da koseye sikistiracagini biliriz. Satonun zindan bicimindeki kalesinde yasamakta olan ve bu kale-zindani 'ta kendisi' olarak tanimlayan yasli baronesin Danny'ye verecegi bir sir vardir. Kalenin altindaki asil zindan... Butun satonun, butun bilinmezleriyle orada sakli oldugunu ogreniriz baronesten; o noktada hicbir seyin hayal edildigi gibi olmadigini soylemektedir bize bu 90'lik kadin. Korkular, fanteziler ve tabularla orulu kapitalist toplumlarin hayallerinin elestirisidir de bu ayni zamanda. Ama hepsi degil... Isin icine hastalikli bir dostlugun temsili olan Howard ve Danny kadar bu ikilinin gecmislerini, her ikisi icin dehlizlerin ne anlama geldigini, satoyu, satoyu restore edecek gencleri, Howard'in karisi ve cocugunu, kaleyi, kaledeki zindani, baronesi ve belki de Anglo-Amerikan kulturunu topyek�n elestiren bir perspektif daha mevcuttur kitapta. Asil oyku, sabaha karsi 2'de binbir zorlukla yeri yurdu belirsiz bir satoya varan Danny degildir. Onun Howard'la bir turlu hesaplasamadigi gecmisi de degil. Asil oyku, tum bu olup bitenleri Ray adli bir tutuklunun anlatmasidir. Danny'nin perspektifinden anlatilmaktadir oykuyu Ray. Cezaevindeki bir yazi atolyesine devam etmektedir. Bir 'hic kimsedir'. Ne yazik ki kitabin sonunda, tipki anlattigi kahramanlar gibi kendini asabilecek bir olgunluga erisemeyecektir. Kisacasi The Keep, baskahramani ister Danny olsun ister Ray, kitap boyunca guclenip erdemlilik esliginde degisime ugrayacak bir karakter fikri, bir umut silsilesi sunmayacaktir okurlara. Isin gercegi asil umut Egan'in bu uzlasmaz tavridir. Zaten belleklerimizdeki zindanlarin tek umudu da bu degil midir paranoyalarimizdan arinmak icin? Ilk basta kendimizden korkmamak; sonrasinda butun Ortadogululari 'uyuyan terorist X' olarak gorme egilimi artip duran Amerikalilar icin! |
9 Mayıs 2007 Çarşamba
21. yuzyilin korkusu
Gönderen
Admin
zaman:
05:30
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

0 yorum:
Yorum Gönder